Her gece sözcüklerin sırtına binip uzak düş ülkelerine gittiğini sanıyorsun. Küllükte beklemekten başı önüne düşmüş sigara, yazmaktan sıkılan kalem ve masada duran fotoğraf... Sigaranın dumanı düz bir çizgi şeklinde tavana doğru yükseliyor. Oturduğun yerden kalkıp divana uzandın. Ellerini ensende birleştirdin. Tavandaki lekelere bakarken, aklında da masadaki fotoğraf vardı; sessizce sana bakıyordu.