Beklemek nedir biliyor musunuz? Beklemek ruhu terbiye etmektir. Beklemek imtihandır. Yalan atıyorum. Bu buz kesen şehirde beklemek, kardır, tipidir, önce ayaklarınızı ardından cümle bedeninizi hissetmemektir
Sana, "bu mektubu sana yazıyorum" deyip duruyorum. Oysa ben bütün mektuplarımı sadece kendime yazıyorum. Zarfı da mazrufu da benim, bu bitmek bilmeyen bezginlik öyküsünün.
Çünkü daha ziyade takılıp kaldığım yaşlardaydım. Uzun uzun serserilik ettiğim yaşlarda. Bir imkân olarak serseriliği yaratan Allah'a hamdettiğim yaşlarda.
"Genelde olmaz" dedim, "olmasını istediğimiz şeyler nadiren olur. Bu yüzden acemisiyiz hayatın. Bu yüzden yerimizi yadırgayarak yaşıyoruz. Burada tuhaf yabancılarız sadece. Canımız çok sıkılıyor, hepsi bu."
Halep'te geçirdiğim iki günün ardından Şam'a gittim. Ebu Muhsin'i de son kez o yolculukta görmüş oldum. Şam'ı, Halep'i, Hama'yı, Humus'u, İdlib'i son kez gördüğüm gibi.