Böyle yürekler, böyle beyinler kişiyle bir başyapıt arasındaki gönül bağının ne kadar kahredici olabildiğini kavrayamıyor; hele gözlemcinin, bu duruma bizzat vesile olan kişinin hayran olduğu şey kumaşın ters yüzüyse; kendi geçmişi orada, günahsız yazan kaderiyle sarmaş dolaş olmuşsa.