Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu.
Düşüncelerimizin katlanması mı güzel, Zalim kaderin yumruklarına,oklarına? Yoksa diretip bela denizlerine karşı
"dur, yeter" demesi mi?
Ölmek, uyumak sadece.
Ama düşünün ki uykuda düş görebilir insan.
İste bu kötü.
Çünkü ölüm uykusunda,
Şu fani bedenden sıyrılıp çıktığımızda, Göreceğimiz rüyalar bizi duraksatır ister istemez.
Yoksa kim katlanırdı zamanın kırbaçlarına, küfürlerine,
Zorbanın haksızlığına,kibirli adamın hakaretine.
Kitap, gerçek bir hikayeye dayanıyor. Çok önemli müzik okulunu kazanan müzisyenin şizofrenisinin tetiklenmesiyle birlikte sokaklarda geçen hayatını anlatıyor. Yazarımız yani gazetecinin ona yardımını konu alıyor. Ben çok beğendim şimdi gidip filmini izlicem.
Öncelikle kitabı okumakta çoğunluk gibi bende çok kararsız kalsam da okuduğum için mutlu olduğum bir kitap oldu. Steve Lopez bir köşe yazarıdır ve yolu şizofreni hastası Nathaniel Ayers ile kesişir. Nathaniel’in ilginç geçmişi yaşadığı baskı,bulunduğu ortamdaki ırk soy farkı,rekabet ortamı onu yavaş yavaş hasta etmiştir. Yaşama tutunmasını sağlayan yegane şey müzik tutkusudur. Yaşanmış, gerçek bir hikaye olması kitabı daha ilginç kılıyor. Kitaba bir şans vermenizi tavsiye ederim.