Son İbni Sirac'ın Serüvenleri kitaplarını, Son İbni Sirac'ın Serüvenleri sözleri ve alıntılarını, Son İbni Sirac'ın Serüvenleri yazarlarını, Son İbni Sirac'ın Serüvenleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitap hikaye olarak standart bir aşk hikayesi gibi başlıyor sonra mevzu geliyor dine. Dine göre yönleniyor falan filan. Fena değil. Kitap başındaki Ayşe'ye ithaf Chateaubriand'ın kızı Ayşe mi yoksa çevirmenin kızı Ayşe mi bilemedim. Bol resimli, tuvalette de okunabilir.
Tipik Doğu masalı tadında, dinlerin ve ailelerin kavgalarının gölgesinde bir aşk hikayesi. Aşıklar şöyle dua ederler:
Blanca: "İbn Hamit Hristiyan olsun, beni sevsin, onunla dünyanın öbür ucuna giderim!"
İbn Hamit: "Blanca Müslüman olsun, beni sevsin, son nefesime kadar kölesi olurum!"
Hikayesi asırlardır anlatıldığından tahmin edebileceğiniz üzere kavuşamazlar. Fakat hikayedeki tüm karakterlerin kendi inanç ve değerlerine olan sadakatleri büyüleyicidir. Birbirlerine şerefli ve onurlu bir şekilde meydan okur, saygıda kusur etmezler.
Son İbn Sirac'ın (İbn Hamit) atalarının kovulduğu topraklarda gözü yaşlı söylediği şu şarkının sözleri ise apayrı bir güzelliğe sahiptir:
"Havuzun yanındaki mezara
Getirmeyecek bir daha
Deve, Medine hacısını
Oturdu melun bir Hristiyan
İbn Sirac'ın tahtına
Kader diyorlar buna."
İlgilisine tavsiye edilir. :)
İspanyollar büyük bir gururla servetlerini, inançlarının nesnelerini süslemeye ayırırlar ve geriye, dantelalar, inciden taçlar, yakuttan çelenkler içine yerleştirdikleri Tanrı'ya son derece yoksul bir halkın tapınması kalır.
Bu millette bayağılıklar, ahlaka uymayan, ruh düşüklüğü gösteren ifade biçimleri kesinlikle görülmez. Bir senyörün diliyle bir köylününki aynıdır, selamları aynıdır; iltifatları, alışkanlıkları, âdetleri aynıdır. Bu halkın yabancılara verdiği güven, gösterdiği âlicenaplık nasıl sınırsız ise, kendisine ihanet edildiğinde intikamı da o derece korkunç olur. Kahramanlığa varan cesareti, inanılmaz bir sabrı vardır; talihsizliğe kesinlikle boyun eğmez: Onu ya denetimine alacak ya da altında ezilecektir! Zekâ yönünden pek zengin değildir ama coşkun tutkular, ince düşüncelilikten ve bol fikir sahibi olmaktan gelen kuvvetin yerini tutar. Bütün bir günü hiç konuşmadan, hiçbir şeye bakmadan, inceleme yapmadan, iki şeyi karşılaştırmadan geçiren bir İspanyol, düşmanlık anında gerekli gücü kararlarının büyüklüğünde bulacaktır.
Her şey uykudaydı, hiçbir şey sokakların sessizliğini bozmuyordu; evlerin kapıları, pencereleri kapalıydı; sadece bir horozun sesi, yoksulun evinde yorulmanın, çalışma vaktinin geldiğini haber veriyordu.
" Sen beni öldürebilirdin, dedi İbn Sirac, ama ben seni hiçbir şekilde yaralamayı bile kesinlikle düşünmedim."
Son Granada Hükümdarı Abdullah, ülkesini Ferdinand ve İsabella' ya bırakıp giderken güzel ülkesine son defa bakıp ağlamaya başladı. Annesi Ayşe Sultan dönüp şöyle dedi: " Erkek gibi savunmasını bilmediğin memleket için şimdi bir kadın gibi ağla! "
Aradan geçen uzun yıllardan sonra son İbn Sirac ata topraklarını görmek için gizlice kaldıkları yerden ayrılıp Granada' ya kılık değiştirerek gelir ancak planlarını altüst eden Blanca ile tanışır.
İki gencin tutkulu aşkı, gerçeklerin ortaya çıkması ancak her şeyin din ile çatışması bizlere bu güzel kitabı okumak için neden veriyor.
Tarihi kurguları seviyorsanız bu kısacık kitaba bakabilirsiniz.
Elhamra'dan Kartaca' ya kadar harika resimli tasvirler kitaba ayrı tat katmıştı, söylemeden geçemem