Günlükleri ve mektupları önemsemek gerekiyor. Çünkü bunlar en sıradan insanların bile, yaşadıkları devirlerle ilgili önemli bilgilere ulaşmamıza sebep olabiliyor. Kaldı ki, Şerif Ali Haydar, Peygamber soyundan gelen, Osmanlı bürokrasisi içinde yer edinen, bir dönem adı Mekke Emirliği için geçen ve resmi olarak oraya atanan bir isim.
Şerif Ali Haydar’ın bir İngiliz subaya teslim ettiği hatıratından ortaya çıkarılan bu eser, 1900’lerin başından itibaren Osmanlı Anadolu-Arap coğrafyasının hikayesini görmemizi sağlayabiliyor. II. Abdülhamid, İttihat Terakki, Cihan Harbi, Vahideddin ve son olarak ise Halife Abdülmecid dönemlerinin işlendiği hatıratta Şerif Ali Haydar’ın Türklere sadık bir kişi olduğunu görebiliyoruz. Tercümanın önsözde belirttiği gibi, Arap isyanını yok sayamıyoruz ama Arapların topyekün isyancı olduğunu da söylemek doğru değil.
Özetle, Şerif Ali Haydar’ın hayatı Osmanlı’nın yıkılışı ve yeni bir Arap dünyasının kuruluşu ile yeni Türk devletinin ortaya çıkışını kişisel bir hayat ile birlikte anlatılıyor.