Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Babür ve Oğullarının Romanı

Son Timurlu

Pirim Kadirov

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
- Babamdan bana geçen bir inancı sana aktarayım : "Hayalperest" demelerinden korkmadan en ulu amaçları hedef edinmeyi kendine âdet haline getir. Ancak bilesin ki hiçbir ulu amaç, ulu kabiliyet sahipleri devrin en kâmil simaları olmadan gerçekleştirilemez. Bu yüzden elinden geldiğince çevrene en kabiliyetli en iyi insanları toplamaya çalış. Dünyanın hiçbir serveti, hiçbir mücevheri kendi elinle çevrene topladığın yüksek kabiliyetli kişiler kadar kıvanç ve şöhret kazandıramaz. Kabiliyetli insanlarda bazı hatalar bazı eksiklikler olsa bile onları affetmeli. Eğer onları itham ederek hapse atarsan ulaşacağın en yüksek mertebe de ancak bu olur. Ne kadar çok insana iyilik edersen bu iyilikler bir gün hiç ummadığın bir yerlerden fazlasıyla sana döner gelir. Dünyada iyiliği bilmek ve iyilik etmeden daha üstün bir baht yok, bunu hiçbir zaman unutma, oğlum! Hümayun sözlerini tamamladıktan sonra babasının kitabını oğluna takdim etti.
Sayfa 767
Dahhak efsanesini duymuş muydun? Çok kötülük ettiği için iki omzundan iki yılan çıkmış. Bu tür yılanlar bir padişahın omzuna yuva yapmaya bayılırlar. Bu yılanlardan biri zalimlik diğeri bid'at ve hurafedir. Biri tahtperestlik diğeri egoistliktir.
Sayfa 990
Reklam
"Dağ başı karsız, yiğidin başı belasız olmazmış."
- Kabil ve Semerkant'ta Türkçe alfabeyi yapmak istedim. Maksadım tüm devlet işlerini Türk diliyle yürütmekti. Ama bu hareketin nasıl bir faciayla sonuçlandığını siz biliyorsunuz. - Eyvah! diye iç çekti Handemir. Böylesine büyük bir cesaret başarıya ulaşamadı ya! - Ama Türk alfabesi, Türk dili, Türk kültürüyle ilgili arzularım hiç sönmedi. Oğullarım Hümayun ile Kâmran Hattı Sığnaki'yi mükemmel öğrendiler. Bu alfabeyle bana mektup yazıyorlar. Şu anda bile ben gece gündüz Türkçe düşünüyor, Türkçe yazıyorum. Çünkü anamızın ağzımızdaki ak sütü haline gelen dilimiz bizim manevi vatanımızdır. Türkçe yazdığım zaman ruhum sanki tekrar Andican ve Semerkant'a dönmüş oluyor. Doğduğum topraklara borçlu olduğum evlatlık vazifemi ümit ederim ki yazdığım eserler icra ederler. Türk illerini manevi bağlarla birbirine bağlamak benim arzu ve ideallerim arasındadır. Bu amacımı ben gerçekleştiremezsem inşallah benden sonra gelecek evlatlarım gerçekleştirir! Dilerim ki Türkçe yazdığım kitaplar bu amacımın gerçekleşmesine hizmet etmiş olur.
Sayfa 497
Babür kütüphaneden çıkarken, üst üste zil çalan saate bakıp kendi kendine düşündü: Ne tuhaf! Ali Şir Nevai hazretleri vefat etmiş olsalar bile icatları yaşıyor. Yoksa ikinci ömür dedikleri bu mu? Bu saat, sahibinin ikinci ömrünü ölçüp, zil mi çalmakta?
Çocuğa ne kadar sevgi ve değer verirsen o kadar senin olurmuş. Bizim veremediğimiz sevgiyi başkaları verirse, çocuk da onların olurmuş.
Sayfa 978
Reklam
Ama biliyordu ki anası, padişah babasına karşı saygılıydı. Kabil'den iki ay boyu yol alırken bir dakika bile kocasının adını ağzından düşürmemiş, onu hep övüp durmuştu. Babası da onları karşılamaya çıkıp Helali Gölü yakınlarında beklememiş miydi? Yorulan atının değiştirilmesini bile bekledemen, yaya yürüyerek Mahım'ı karşılamamış mıydı? Hatta karısına olan saygısını göstermek için üç çağırımlık mesafeyi onun atının yanı başında yaya yürümemiş miydi? Bunu gören insanlar, "Bir padişahın hanımına bu kadar saygı gösterdiğini de ilk defa görüyoruz dememiş miydi?
Sayfa 500
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.