Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

n.

"O Ravkalılara ümit verdi." O zaman bizim de onlara bundan fazlasını vermemiz gerek." "Vereceğiz Zoya." Başını yana eğdi. "Ama bana öyle bakmandan hoşlanmıyorum. Bana artık inanmıyor gibisin." ... Anıları içinden çıkarmak ve onları sonsuza dek köklerinden koparmak istermiş gibi başını iki yana salladı. "Bilmiyorsun Nikolai," dedi. "Çıkrık'taki savaş. Adrik'in kopan kolu. Kanları... güvertenin tamamını kaplamıştı. Temizleyemedik bile. Burada kaybettiğimiz onca insan. Bu kumların üzerinde. Bunları sen hatırlamıyorsun. O anlarda iblistin. Ama ben hepsini çok iyi hatırlıyorum." "Ben de yeterince hatırlıyorum" dedi Nikolai. Sesinde Zoya'nın o güne kadar duymadığı bir acı vardı. Ellerini Zoya'nın omzuna koydu ve sıkıca bastırdı. "Hatırlıyorum Zoya ve sana söz veriyorum ki kimsenin unutmasına da izin vermeyeceğim. Ama senin bana geri dönmene ihtiyacım var. Generalimi hemen şu anda yanımda istiyorum ben."
Sayfa 299
Reklam
Liliyana, Genya, Alina ve Baghra için o değilse kim konuşacaktı? 'Benim için kim konuşacak?'
Sayfa 298
Seyyar satıcılar kutsal ilaçlar, Alina'nın kemiklerinden parçalar, kokoshnikinden inciler ve keftasından geri kalanları satıyordu. Bunları görmek Zoya'nın tüylerini diken diken etmişti. "Onlar bizim ölülerimizi her zaman bizden daha çok severlerdi," dedi. "Yaşayan bir Azize'yle ne yapacağını kimse pek bilemez."
Sayfa 294

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Neden hiç zenginler gibi giyinemiyoruz?" diye şikayet etti Zoya, Tamar'ın ona getirdiği iğrenç pelerini alıp keftasının üzerinden . "Bir ipek tüccarı ve muhteşem mankeni gibi mi?" diye sordu Nikolai. "Evet. Hatta tüccar rolünü ben bile oynayabilirim. Sen de benim yakışıklı esin perim olursun." "Zoya, şu anda benim için 'yakışıklı' mı dedin?" "Rol gereği dedim, Ekselansları." Nikolai çok üzülmüş gibi yapıp elini kalbinin üstüne koydu.
Sayfa 292
Ama sıradan Ravkalılar için Zoya fırtınalara hükmeden kuzgun saçlı bir cadıydı ve altın oğullarını şimşekten, gök gürültüsünden ve sıradan bir kandan doğan bir kıza asla vermezlerdi. 'Ben de zaten farklı olmak istemezdim' Kraliyet tacı önemli bir şeydi ve duygusal olmak da ancak melodramlara yakışırdı. Zoya korkunun gücünü öğreneli çok olmuştu.
Sayfa 291
Reklam
Yine onun generali olarak kalırdı şüphesiz ama her şey çok çok farklı olurdu o zaman. Takılacağı, destek alacağı ve saçma sapan şeyler hakkında tartışacağı başka biri olacaktı yanında. Nikolai'n onu arzu etmesini sağlayabileceğinden emin olmamak gururunu incitiyordu. İçinden bir şeyin bunu denemeyi, onun güzelliğine göründüğü kadar duyarsız olup olmadığını anlamayı ve onun gibi ümit dolu, hayatı hafife alan ve iyimser mizaçlı birinin Zoya gibi birini sevip sevmeyeceğini bilmeyi istemek daha da sinir ediyordu onu.
Sayfa 291
Onca zaman sonra bile kederi sona ermemişti. Karanlık bir kuyu gibiydi bu keder, bir zamanlar yankı yapan bu kuyuya, dibe kadar indiğinde acısının dineceğini sandığı bir taş atmıştı. Ama öyle olmamıştı, taş düşmeye devam ediyordu. Bu taşı ve kuyuyu günlerce, hatta haftalarca unuttuğu olmuştu. Ama sonra Liliyana'nın ismi aklına geliyor ya da gözleri yatak odasının duvarındaki iki yıldızlı bayrağı soğukta donmuş gibi duran küçük teknenin resmine takılıyordu. O zaman bir mektup yazmak için oturuyor ama mektup yazacak kimsesinin olmadığını hatırlıyor ve etrafını saran sessizlik, kuyunun ve düşmeye devam eden taşın sessizliğinden farksız oluyordu.
Sayfa 287
İçindeki kuşkuları ve arzuları bir kenara koymalı ve daha iyi olmaya çalışmalıydı. Karşısındaki kadın onun Ravka'yı savunmasını sağlamak için elinden geleni yapacak güçteydi. Bu savunma Nikolai'a karşı olsa bile. Zoya'nın elini tuttu ve dudaklarına götürdü. "Benim acımasız Zoya'm, silahı da ben kendim doldururum."
Sayfa 261
Zoya'ya onu asla incitmeyeceğini ve içindeki o şeyi öyle bir şey yapmadan önce durduracağını söylemek istiyordu ama bu onurlu duygusunu bir yalanla beş paralık etmemek için ağzını açmadı.
Sayfa 260
Nikolai ilk kurşun yarasını aldığında Dominik onun yanındaydı ve Nikolai da Halmhend'de bir daha ayağa kalkmamak üzere yere düştüğünde Dominik'in yanında. ... Askerler inlemezdi. Prensler ağlamazdı. Nikolai bunu biliyordu. Ama gözlerinden yine de yaşlar akıyordu. "Kahraman Dominik biraz daha dayan." Dominik Nikolai'ın elini sıktı. "Bu ülke sonunda insanı mat ediyor. Bunu asla unutma." "O söz bizim gibiler için değil," dedi Nikolai ama Dominik gitmişti bile. "Daha iyi olacağım," diye söz verdi Nikolai, yıllar önce Mitkin'in sınıfında yaptığı gibi. "Bunun bir yolunu bulacağım." O günden sonra binlerce ölüme tanık oldu. Rüyalarında katıldığı sayısız savaşın kabuslarını gördü. Ama uyanıkken Dominik'e verdiği söz bir an için aklından çıkmadı. Ama bütün bunları yatağın bir ucuna oturarak ondan uzak durmayı sürdüren Zoya'ya nasıl anlatabilirdi ki?
Sayfa 258
Reklam
Nikolai önemli biri olamayacağını biliyordu, o yüzden zekasını sevimli olmak için kullanmaya odaklandı. Annesi kendisini beğenmiş bir kadındı, onu iltifat yağmuruna tuttu. Onun zevkine hitap eden renkte güzel giysiler giydi. Onu her ziyaret ettiğinde küçük de olsa bir hediye götürmeyi ihmal etmedi... Nikolai babasıyla birlikteyken de ona hep avlanmaktan ve atlarla ilgili konulardan bahis açtı... Onu zeki sözcüklerle ve keskin gözlemlerle methediyordu. Babasının kendisini akıllı ve bir dünya adamı gibi hissetmesini sağlamakta oldukça ustalaşmıştı. Ebeveynleriyle de kalmadı ve kendisini babasının kabine üyelerine de tanıttı ve onlara devlet yönetimi ve finans konularında egolarını okşayıcı sorular sordu. Askeri komutanlara yazılar yazıp zaferlerini kutladı ve uyguladıkları stratejilerle ilgili bilgiler aldı. Silah üreticileri ve gemi yapımcılarıyla yazıştı ve -pek başarılı olduğu bir alan olmamasına rağmen- onlara kendi dillerinde hitap edebilmek için kendisini dil öğrenmeye verdi... Bunu her kişinin içindeki gizemi öğrenmek için yapıyordu. Etkili olduğunu ve idrakinin geliştiğini görmek onu iyi hissettiriyordu. Ama bunu her şeyden önce ülkesini kurtarmak zorunda olduğu için yapıyordu. Nikolai, Ravka'yı kendi ailesinden kurtarmak zorundaydı.
Sayfa 256
Öğretmenler onun ileride bir bilim insanı olacağını düşünmeye başlamışlardı. Prensin kötü bir çocuk olmadığı belli olmuştu; sadece tembellik etmek gibi bir yeteneğe sahip değildi.
Sayfa 253
Bilmedikleri şeyse, bütün bu sessizlik ve sakinlik içinde Nikolai ile Dominik'in arkadaş olmayı başardıklarıydı. İletişim kurmak için sadece ikisinin anladığı birtakım şifreler kullanıyor ve kimsenin gitmeye cesaret etmediği su kenarındaki bahçelerde suya indirdikleri yelkenleri mükemmel bir şekilde işleyen oyuncak tekneler inşa ediyorlardı. Birbirlerine bazıları Kahraman Dominik, Adaletli Nikolai gibi güzel, diğer bazılarıysa Osurgan Dominik ve Örümcek İspiyoncusu Nikolai gibi pek de boş olmayan isimler vermişlerdi. Sarayın huzurlu düzenini bozmadıkları müddetçe kimse onların ne yaptığıyla ilgilenmiyordu.
Sayfa 253
"Dün olan için üzgünüm," dedi Dominik'e. "Bir daha böyle bir şey olmayacak." "Ben o nedenle buradayım, moi tsarevich. Lütfen kendinizi üzmeyin." "Sen okuma yazma ve toplama çıkarma öğrenmek için buradasın, hepsi bu," dedi Nikolai. "Bundan böyle iyi olacağım söz veriyorum." Nikolai verdiği sözü tuttu. O günden sonra sessizliğini hep korudu. Badem ezmesi çalmak için mutfağa gizlice girmedi. Değerli eşyaları parçalara bölmedi, portre salonunda koşturmadı, yangın çıkarmadı. Genç prensteki bu değişiklik herkesi hayrete düşürdü...
Sayfa 252
Ravka'ya ne olduğu neden bu kadar umrundaydı? Parçalanmış, muhtaç ve çaresiz . Yüce hanımefendi. Ağlayan çocuk. Kurtarılmak yerine sizi de suyun içine çeken boğulan adam. Burası pek çok şey alıp da karşılığında hiçbir şey vermeyen bir ülkeydi. Belki ülkesiyle aynı şey olduğunun kendisi de farkındaydı. Nikolai her zaman daha fazlasını istemişti. Daha çok dikkat, daha fazla sevgi, yeni bir şeyler...
Sayfa 248
1.118 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.