Sorularla Milli Mücadele Tarihi Sözleri ve Alıntıları
Sorularla Milli Mücadele Tarihi sözleri ve alıntılarını, Sorularla Milli Mücadele Tarihi kitap alıntılarını, Sorularla Milli Mücadele Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mustafa Kemal Paşa buradaki insanları teşkilatlandırıp Milli Mücadele'ye hazırlarken, şu kanaatini de ifade ediyordu: "İlk ayak bastığım Türk toprağındaki bu uyanıklığa cidden hayran kaldım. Bir daha iman ettim ki bu millet asla ölmeyecektir."
"Bir milletin istiklal hakkını aramasından ve bu yolda gerekiyorsa son damla kanını akıtmasından daha tabiî ne tasavvur edebilir? Şerefsiz, istiklalsiz, esir bir millet çocukları olarak yaşamak yerine efendice ve kahramanca ölmek elbette ki şayan-ı tercihtir. Bunu anlayamamak ne garip bir mantıktır!"
Mustafa Kemal Paşa bu duruma kızdı: "Bana bunları söylemek için mi görüşme talep ettiniz?" dedi ve ilave etti: "Ben İttihat ve Terakki temsilcisi değilim. Fakat söylemeliyim ki, İttihat ve Terakki vatansever bir cemiyet idi. Başlangıçtan çok zaman sonrasına kadar ben bu cemiyet içinde bulundum. Kusurları olabilir. Ama vatanseverliği münakaşaların üstündedir".
Sadrazam konağından çıktıktan sonra Teşvikiye'ye doğru yürürlerken Cevat Paşa samimi bir lisanla sorar:
"Bir şey mi yapacaksın Kemal?"
"Evet Paşam, bir şey yapacağım."
"Allah muvaffak etsin."
"Mutlaka muvaffak olacağız."
İkinci Londra konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisinden sadece bir üye istenmesi üzerine Mustafa Kemal’in cevabı: “Milli iradeye dayanarak Türkiye’nin mukadderatına el koyan yegane meşru ve müstakil hakim kuvvet Ankara’da aralıksız toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisidir Türkiye ait bütün meselelerin halline memur ve her türlü harici münasebetlere muhatap ancak bu meclisin hükümetedir. İtilaf devletleri Londra’da yapacakları konferansta doğu meselesinin adalet ve hukuk dairesinde halletmeye karar vermişlerse devletlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetine doğrudan doğruya yönetmelidirler.”
Yunan işgal ordusuyla birlikte hareket eden yerli Rumların, katliam ve yağmalarının önüne geçebilmek için 56.Tümen'e bağlı 173. Alay'ın Komutanı Yarbay Mehmet Kâzım Bey on beş - yirmi er ve birkaç jandarmadan ibaret çok küçük kuvvetiyle mukavemet edebilmek için savunma düzeni aldı. Alınan bu savunma düzeni ile Batı Anadolu'da düzenli ordu birlikleri ile ilk silahlı mukavemetin başladığını kabul edebiliriz.
21 Nisan 1920 tarihinde bütün vilayetlere gönderdiği bir tebligatta Meclis’in 23 Nisan Cuma günü açılacağını o gün bütün yurtta dini törenler yapılmasını hatim indirilmesini mevlüt okunmasını istedi.
Mustafa Kemal Paşa zaferden sonra "Bir hat tespit ettim ve sınırladım. Kuvvetlerime emir ettim ki; düşman bu hattın ilerisine geçemeyecek" diyecektir. İşte bu hat bilahare Misak-ı Milli'nin temelini oluşturacaktır. Mustafa Kemal Paşa'nın ifadesi ile "Misak-ı Milli Türk süngülerinin işaret ettiği hattır."
Ölmek için cepheye giderlerken Anadolu insanı onlar için ağıtlar yaktı: "Hey on beşli on beşli, Tokat yolları taşlı, on beşliler gidiyor, kızların gözü yaşlı".
Dünya, milletimizin hayatına ya hürmet edip onun birlik ve istiklali tasdik edecektir. Ya da son topraklarımızı son insanlarımızın kanıyla sulayacağız.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Bandırma vapuru kız kulesi açıklarında İngilizler tarafından arandı. Aranmasını takiben düşman zırhlıları arasından geçerek İstanbul’u terk ederken, Atatürk güvertede arkadaşlarına şunları söylemişti: “Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız madde! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, anadoluya ne silah, ne cephane götürüyoruz; biz idealimizi aklımızı ve imanımızı götürüyoruz!” Bu ifadeler son derece önemlidir ve milli mücadele ruhunu yansıtır. Çünkü silahtan önce gerekli olan; karşımızdaki güç ne kadar büyük olursa olsun bir hedef doğrultusunda inanmış olarak mücadele etmeye karar verilmiş olmasıdır. Eğer bunlar mevcutsa silah bulmak o kadar zor olmayacaktır. İşte Mustafa Kemal Paşa bu hususu vurgulamaktadır.
Bekleme salonunda rastladığı Dâhiliye Nazırı Mehmet Ali Bey'den İzmir'in işgalini öğrendi. Nazır, "Allah Allah, bu ne küstahlık, protesto edeceğiz, " diyordu. Mustafa Kemal Paşa "Belki daha kesin tedbirler düşünülebilir," diye cevap verdi.