Sorun Nedir? kitaplarını, Sorun Nedir? sözleri ve alıntılarını, Sorun Nedir? yazarlarını, Sorun Nedir? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Herakleitos ile Eflatun'un logos,, Hegel 'in ise idee dediği 'akıl' varlığ'ı doğurur ve onda 'gizli güç 'olarak bulunmağa devam eder. 'Gizli güç 'olarak bulunduğu 'varlık'tan, her defasında 'iyilik-güzellik 'olarak biçimlenerek çıkar ve tanıştığı 'varolanlar'a iyilik -güzellik ölçüsünde 'biçim'verir.
Kişinin özellikleri eşsiz emsâlsiz olduklarından, dışarıdan bilinemezler. İmdi o, gayptadır. Kişi, bu anlamda yalnızdır. Nerede ve kime karşı öyledir? İnsanlar arasında ve öteki kişilere karşı bir-başına-kalmış-durumdadır. Gaybında onu 'tümüyle tanıyan' Allahın indindeyse, o, bir-başına-kalmış durumdan kurtulur.
İyilik ile güzelliği bize esinleyebilecek bir dış dünya kaynağı yoktur. Tersine, iyilik ile güzelliği dünyaya insan yansıtır. İnsandaki iyilik ile güzellik fikirlerine dünyada tekabül edebilecek olaylar yahut süreçler bulunmaz. Bu fikirlere dünyada uygun-düşen-karşılıkları tayin eden insandır.
Gerekli delillerce desteklenmeksizin defalarca yoklanıp kanıtlanmamış inançların, bilgiymiş, üstelik de bilimsel bilgiymişcesine pazarlanıp satılması büyük kabahattır. Bilgi sahteciliği cinsinden olan bu kabahata Aristoteles, "safsatacılık" demiştir. Tarihte safsatacılığın eşsiz ustaları Yeniçağ Batı Avrupa ile Çağdaş İngiliz-Yahudi medeniyetlerinde serpilip onlara omuz vermiş ideolojiler olup bunların da başında "sermâyecilik" gelir. Sermayeciliğin bilgi sahteciliği, yahut başka türlü söylersek, safsatacılığı, ikiye ayrılır: Ticârette reklâmcılık, eğitim-öğretim ile siyâsette propaganda.
Toplum-kültür ortamında gelişen insanı belirleyen özelliklerin başında dillenmek gelir. Dillenmeyle, insanın duyuş hassası zayıflamıştır. Onun yeriniyse, kavramlaşma alır olmuştur. Böylelikle hayvanla arasındaki mesâfe açıldıkca açılmıştır. Sonuçta, canlı doğanın evriminden farklı yeni bir gelişme çizgisi ortaya çıkmıştır: Kültürün tekâmülü...
Bir dilin, felsefe yapma sanatına elvermesi için onun yüksek derecelerde kavramlaşmış ve dilbilgisi kurallarının "schématiaue" biçimde belirlenmiş olması zorunludur. Böyle olanlar, üstümmedeniyet dilleridirler. Öyleyse yüksek medeniyet seviyesine erişmemiş bir dilde felsefe yapılamaz.
'Yaratılmışlığ'ın bir vechesi, 'varlık', ötekisi 'akıl', nıhâyet üçüncüsü 'iyilik'tir. Akıl, varlığa; iyilikse, akla içkin kuvvelerdir. 'Akıl', 'varlık'ta fiilleştikce, 'iyilik' de kendini belli eder, görünüme çıkar.