Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Felsefe-Bilimin Düşünce Biçimi

Sorun Nedir?

Ş. Teoman Duralı

Sorun Nedir? Gönderileri

Sorun Nedir? kitaplarını, Sorun Nedir? sözleri ve alıntılarını, Sorun Nedir? yazarlarını, Sorun Nedir? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anlam atıflarının yahut anlamlandırmaların karmaşıklaşmalarııyla algıdan izleme,buradan da idrâke geçilir.
Varlıklarını birbirlerine borçlu olmakla birlikte, birbirlerinden farklıdırlar da. Kişi,her ne olursa olsun, karşılaştığına anlam atfında bulunuyor, bulunabiliyorsa , algılıyor demektir. Şu durumda duyu verisinin anlamlandırması ,uzun bir anlam atıfları zincirinin ilk halkasıdır. Bu ilk halka yahut ilk duraksa algıdır.
Reklam
Birden fazla insanın,belli bir anlamlandırma durumunu paylaşması bilgiyi meydana getirir. Şu hâlde anlamlandırma, bireysel düzlemde olurken, bilgi öznelerarası anlam uyuşmasıdır. Bilgiyle birlikte özne - nesne transsendental birliğinin, bütünlüğünün kapsamı genişler. Özneler -nesne transsendental -birliği -bütünlüğü ortaya çıkar. Anlamlandırma ile bilgi birbirlerini şart koşup tamamlar.
Sonuç olarak, başta Hintliler olmak üzere, Sürmerliler,Babiller, Mısırlılar ve İranlılar ile Çinliler zanaat ile bilgelikte insanlığı hayran bırakacak raddelere ulaşmış olmalarına karşılık, metafiziği ve onunla birlikte felsefeyi ve ondan doğmuş bilimi meydana getirememeştir.
Brahmana gelince; o,,sistemin temellerini atmış olmakla birlikte, binayı inşa edememiştir.spekulativolmayan metafizik sistemin gerektirdiği tarzda son merhale spekülativ metafizik inşâlar olup ortadan felsefeye geçmemiştir .
Tanrı,nitekim kargaşaya şekil vermek suretiyle 'biçimlenmiş düzgünlük' demek olan kosmosu ortaya çıkarmıştır. Kargaşada hiçbir şey,zaman ile mekân dâhi, kısacası, varlık bulunmaz. kargaşa, şu hâlde hiçliğin anlamdaşıdır.
Reklam
Zaten Eflatun'a bakılırsa,'yapmak-yaratnak-'biçimlenmek'tir'. Biçimlenmemişlik ' kargaşa'dır
Herakleitos ile Eflatun'un logos,, Hegel 'in ise idee dediği 'akıl' varlığ'ı doğurur ve onda 'gizli güç 'olarak bulunmağa devam eder. 'Gizli güç 'olarak bulunduğu 'varlık'tan, her defasında 'iyilik-güzellik 'olarak biçimlenerek çıkar ve tanıştığı 'varolanlar'a iyilik -güzellik ölçüsünde 'biçim'verir.
Kişinin özellikleri eşsiz emsâlsiz olduklarından, dışarıdan bilinemezler. İmdi o, gayptadır. Kişi, bu anlamda yalnızdır. Nerede ve kime karşı öyledir? İnsanlar arasında ve öteki kişilere karşı bir-başına-kalmış-durumdadır. Gaybında onu 'tümüyle tanıyan' Allahın indindeyse, o, bir-başına-kalmış durumdan kurtulur.
İyilik ile güzelliği bize esinleyebilecek bir dış dünya kaynağı yoktur. Tersine, iyilik ile güzelliği dünyaya insan yansıtır. İnsandaki iyilik ile güzellik fikirlerine dünyada tekabül edebilecek olaylar yahut süreçler bulunmaz. Bu fikirlere dünyada uygun-düşen-karşılıkları tayin eden insandır.
Reklam
Ahlâk, kendim ve beni çepeçevreleyen dünya hakkında bir şey bildirmez. Bundan dolayı dogrulanıp yanlışlanma çeşidinden sorunu yoktur.
Gerekli delillerce desteklenmeksizin defalarca yoklanıp kanıtlanmamış inançların, bilgiymiş, üstelik de bilimsel bilgiymişcesine pazarlanıp satılması büyük kabahattır. Bilgi sahteciliği cinsinden olan bu kabahata Aristoteles, "safsatacılık" demiştir. Tarihte safsatacılığın eşsiz ustaları Yeniçağ Batı Avrupa ile Çağdaş İngiliz-Yahudi medeniyetlerinde serpilip onlara omuz vermiş ideolojiler olup bunların da başında "sermâyecilik" gelir. Sermayeciliğin bilgi sahteciliği, yahut başka türlü söylersek, safsatacılığı, ikiye ayrılır: Ticârette reklâmcılık, eğitim-öğretim ile siyâsette propaganda.
Sayfa 68
Toplum-kültür ortamında gelişen insanı belirleyen özelliklerin başında dillenmek gelir. Dillenmeyle, insanın duyuş hassası zayıflamıştır. Onun yeriniyse, kavramlaşma alır olmuştur. Böylelikle hayvanla arasındaki mesâfe açıldıkca açılmıştır. Sonuçta, canlı doğanın evriminden farklı yeni bir gelişme çizgisi ortaya çıkmıştır: Kültürün tekâmülü...
Bir dilin, felsefe yapma sanatına elvermesi için onun yüksek derecelerde kavramlaşmış ve dilbilgisi kurallarının "schématiaue" biçimde belirlenmiş olması zorunludur. Böyle olanlar, üstümmedeniyet dilleridirler. Öyleyse yüksek medeniyet seviyesine erişmemiş bir dilde felsefe yapılamaz.
Sayfa 31
Bilgilenmek-bilinçlenmek yoldur; 'iyilik'se, menzildir. 'Yol'u gösterip 'menzil'e taşıyan akıldır. Aklı baruta benzetebiliriz. Barutu ateşleyen çakmak, varolanlardır. O hâlde, duyumlanan varolanları akıl sâyesinde algılayıp bilmek, buradan da akıl ile gönlün de kılavuzluğunda kendini bilmeğe yönelmek, iyiyi keşfetme yolunun merhaleleridir. İyiye götüren hakıkate götüren yoldur.
Sayfa 102 - Metafizik SorunKitabı okuyor
344 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.