Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Soruşturma

Ergun Göze

Soruşturma Sözleri ve Alıntıları

Soruşturma sözleri ve alıntılarını, Soruşturma kitap alıntılarını, Soruşturma en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
L: Insanın yeni manasi hususunda yapmış olduğunuz bu araştırmada, size mücerret bir anlamak ihtirası mi, yoksa pratik neticelere varmak arzusu mu rehberlik etti? B: Sade anlamak ihtirası, dünyanın mekanik idrakine karşı içimde daima bir nefret duymuşumdur. Şüphesiz bu araştırma benim dini, şahsi tavrımı gösterir. Büyük fizikçi James Jeans'in anlayışına iştirak ediyorum: "Bilgilerin akımı, bizi mekanik olmayan bir gerçeğe doğru götürüyor. Kâinat büyük bir makine olmaktan çok büyük bir düşünce olmaya benziyor."/
Yazar olarak sözü: "Kim ki çırılçıplak yazmıştır, yarasını beresini, kudretini ve zaafını göstermiştir." İnsan hakkındaki görüşü: 'İnsana uygun olarak çizilen her şahsiyet yanlıştır."
Reklam
Bir Pablo NERUDA 'yı düşününüz ki; camiden çıkarken kendisini sorguya çeken Müslümanlara camiye düşünmek için girdiğini söylemiş ve onlardan "hakkınız var burası Allah (C.C.) evidir ve düşünmek içindir. Siz oraya yine gelebilirsiniz" cevabını alınca: ''Bu söz beni korkunç heyecanlandırdı... Çünkü "dogma"sız bir tefekkür anlayışıydı bu. Doğuda bütün seneler boyunca bana en çok tesir eden hatıram budur... Bu serin ve aydınlık cami bir büyük, bir mavi havuz -susuz bir piscine- gibi içimi huzurla, sükûnla doldurdu" demektedir. Düşününüz ki aynı NERUDA , Stalin devrindeki rezaletleri bilmesine ve şok geçirmesine rağmen, yine de ''benim için asıl olan Rusya'dır" diyecek kadar da ideolojik olarak tabiiyet değiştirmiş bulunmaktadır.
şiirimin temeli politika değildir. Nedir temel? Temel, varlığının her anında hissetiğini yazmaktır. Bir şiir sistemine, bir şiir teşkilâtına inanmıyorum. Daha ileri gideceğim. Ekollere de inanmıyorum. Ne .sembolizme, ne realizme, ne de sürrealizme. Ben eserler, üzerine konmuş etiketlerden mutlak manasında kendisini kurtarmış bir insanım.
"Kapitalist yaklaşım da Türk gerçeğine yabancı ve hatta aykırıdır. Marksistler, kapitalizme karşı çıkmakta haklıdırlar. Fakat, marksizm, batıdaki kapitalizme karşı çıkmaktadır ve yukarıda belirttiğimiz gibi, memleketimizde o tarzda bir kapitalist tatbikat hiçbir zaman olmamıştır. Türkiye'de feodalite olmamıştır. Türk toprak nizamında kölelik yoktur. Ağalık, Türkiye'de "vermekle❞dir. Cami, eşitlik kaynağıdır. Manevi hava insanın insan tarafından istismarının önleyicisidir. Fakat, İkinci Dünya Harbi' nden sonraki dönemde Türkiye'de kapitalizm değilse bile kapitalist davranışlar gösteren bir özel sektör anlayışı meydana çıkmıştır. Bir kısım özel sektör, bu anlayışa girmiştir. Böylece Türkiye'de kapitalizm namına da, marksizm namına da vuruşanlar Türk gerçeği namına hareket etmemektedirler. Bunlar birbirlerine göre bazı noktalarda haklı ve fakat Türk gerçeği karşısında haksızdırlar."
Sayfa 170 - Boğaziçi YayınlarıKitabı okudu
L’EXPRESSE: İyi para aldınız mı? NERUDA Çok az. O zamanki Şili kanunlarına göre, konsolosluğa iş dolayısıyla döviz girmediği müddetçe benim de hiç bir maddî talebe hakkım yok idi. Götürü bir rakam kabul etmişlerdi 16.666 dolar. Eğer fazla olursa fazlasını Şili'ye gönderecektim. Eksik olursa hepsini kendime saklayacaktım.
Reklam
Bir sol münevverin şahsiyetinin kaç kutbu var? Onu bilmem, fakat bütün bu zıtlıkları içinde batılı solcuların bir seviyeleri olduğu muhakkak. Hele, bir de solculuktan kurtulmuş olurlarsa. İşte Koestler, bu eski solcudan şu cümleleri alıyorum: "Ölüm fikri sadece insan cinsine has bir şeydir. İnsan hiç bir zaman ferdî menfaat için harp etmez."
L’EXPRESSE: Yeni hüviyetinize kolayca alıştınız mı? NERUDA: Önce hayır ve fakat sonraları yavaş yavaş. Nihayet hükümet benim ismimi resmen tanımakla otuz beş senedir bu isim gerçek adım olmuştur. Ben ondan başkası değilim.
Bu Neruda'nın bir fikri sabit olduğuna güzel kanıt
L'EXPRESSE: Sovyet komünistliğine oldum olası bağlılığınız sizin markanız olarak görülmüştür. Sizin için söylenen bu sözler doğru mudur? NERUDA: Siz Fransız ihtilâlinin diğer memleketlerdeki tesirlerini, sizin cumhuriyetçi fikirlerinizin bizim hürriyet mücadelemizde ve İspanyol İmparatorluğu ile olan mücadelemizdeki mahiyetini ve yerini anlamışsanız, yine anlayacaksınız ki, Fransa'ya karşı girişilen her tecavüz bir yeni dünyaya ve bu yeni dünyayı kuran yeni cumhuriyetçi fikirlere karşı imiş gibi reaksiyon doğuracaktır. . . Rusya ile ilgimi tesis eden şey de benim için bunun tam benzeridir. Tabiî bu bir düz hat değil de, bir devrin ihtilâlci şuurunun çizmiş bulunduğu bir 'düşünce oluşumudur, Rusya bu düşünceye göre, sosyalist ihtilâli gerçekleştirmiş ilk devlettir. Daha tamamlayamadığı bazı şeyler olabilir. Fakat aynen Fransa misâlinde olduğu gibi bütün hatalara rağmen, Rusya'da, yepyeni bir siyaset devrim dünyaya açmış bulunmaktadır. Ben dolayısıyla dünyanın en büyük ihtilâlini yapmış bulunan bu memlekete sadık kalmışımdır. Onun varlığına bağlıyım, zira ayrılıktan hoşlanma kaprisine kapılmama müsaâde etmiyorum: Benim için asıl olan Rusya'nm varlığıdır.
"Kim ki çırılçıplak yazmıştır, yarasını beresini, kudretini ve zaafını göstermiştir."
Reklam
Neruda Stalin'in katlettiği Repressiya aydınlarından mı haberi yoktu acabe
L’EXPRESSE Stalin'in hatalarının Kruşçev tarafından açıklanması sizde bir tesir uyandırmadı mı? NERUDA Büyük bir şok tesiri yarattı. Bilhassa birçok defalar Rusya 'ya gitmiş olduğum halde bütün bunların benden gizli kalmış olması beni dehşete düşürdü. Fakat her şeye rağmen Rusya böylece de büyük bir cesaret göstermiş başka devletlerin sakladığı kötülükleri açıklamıştır.
L’EXPRESSE Doğu sizi cezbetmiş miydi? NERUDA En az neslimin yazarları kadar. Fakat oraya varınca o zamana kadar hiç işitilmemiş şeyler gördüm: Bu memleket kadınlar tarafından yönetiliyordu. Kadınlar fevkalâde zariftiler. Sarı veya mavi sariler giyiyor, beyaz çiçekler takıyor ve Kastro'nunki kadar kocaman sigaralar içiyorlardı. Bakanlıklar, belediye meclisleri, mağazalar hep kadınlar tarafından idare ediliyordu. Sonradan öğrendiğime göre, Birman medeniyetinde kadının yeri o kadar ehemmiyetli idi ki İngilizler, İngiliz kadınına vermeden ve İngiliz kadınından önce Birmanyalı kadınlara rey hakkı tanımak zorunda kalmışlardı. Çok garip bir memleketti bu. Rongoon'un ortasında altı yaldızlı kocaman bir Pagoda hatırlıyorum. Bu Pagoda da zümrüt ve cevahir dolu bir nevi vazo ve o vazonun içinde de Buda'nın üç tel saçı olduğu söyleniyordu. Günün muayyen bir saatinde, portakal renkli korkunç bir ırmak şehre yayılırdı. Bu rahiplerin yemeklerini dilenme saatiydi. Zira Buda, maddî şeylere malik olmayı yasaklamıştı.
L’EXPRESSE: Anneniz de size iştirak eder miydi? NERUDA: Annemi kaybettiğim zaman iki aylıkmışım. Babam yeniden evlenmişti. İşte bu ikinci kadındır ki benim gerçek annem olmuştur. O'na şiirlerimden bir çoğunu ithaf etmişimdir ve o gerçekten fevkalâde bir insandı.
Bu Tomris'in Fars İmparatoru Kir'i kana boğarak öldürmesi gibi :O
L’EXPRESSE: Buna rağmen sizin şiiriniz nasıl oldu da onların varlığıyla damgalanıp ünlendi? NERUDA: Ben, şair tarafımın vicdanı olan şu tarih duygusuna sahibim. Bu Temuco topraklarıdır ki üzerinde o çok büyük Auracanie savaşı cereyan etmiştir, İspanyollar, buraya ''altın, yine altın, daha altın" diyerek geliyorlardı. Mapuçi İmparatorluğu’nun vatandaşları ise İspanyolların boğazından sıvı hale getirilmiş altın akıtıyor ve "eh şimdi kâfi derecede altına malik oldunuz'' diyorlardı.
L’EXPRESSE: Ya Mapuçiler, yerliler? NERUDA: Kendi hallerinde mükemmelen yaşıyorlardı. Geçen yüz yılın sonlarında Temuco'dan çıkarılmış bulundukları için, civarda yaşıyorlardı. Şurada bir saman kulübe, bir kaç kilometre ötede bir başka saman kulübe. Köye, mahsûllerini satmaya gelirlerdi. Akşam olunca erkekler atlarının üzerinde, kadınlar yürüyerek kırlardaki kulübelerine dönerlerdi. L’EXPRESSE: Onlarla tanıştınız mı? NERUDA: Birden bire mümkün değildi bu. Biz onların lisanını bilmiyorduk. Ancak birkaç kelime. Onlar ise, İspanyolca konuşmazlardı. Bu gün bile İspanyolcayı çok kötü konuşurlar.
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.