Sosyoloji (7. Edisyon) sözleri ve alıntılarını, Sosyoloji (7. Edisyon) kitap alıntılarını, Sosyoloji (7. Edisyon) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
MARX; kapitalist ekonominin dinamiklerini ve yoksullukla toplumsal eşitsizliğin nedenlerini açıklamaya çalışmıştır.
DURKHEIM; sanayi toplumunun karakterini ve sekülerleşmeyi sorgulamış.
WEBER; kapitalizmin ortaya çıkışını ve bürokratik örgütlerin yarattığı sonuçları açıklamaya çalışmıştır.
Yapı düşüncesi bize bir yapılanmayı ha-
tırlatsa da, toplumsal yapılar, bir defa kurul-
duktan sonra eylemlerimizden bağımsiz bir
şekilde var olan fiziksel yapılara hiç benzememektedir. Insan toplumları her zaman bir ya-pilandirma süreci içindedir. Bu toplumlar, onları oluşturan 'yapi taşları-sizin ve benim gibi insanlar- tarafindan her an yeniden yapılandırlır. Kahve olayını yeniden düşünün. Bir fincan kahve sizin elinize kendiliginden düşmez. Siz belirli bir kahvehaneye girmeyi seçersiniz, bir latte ya da bir espresso mu içeceğinize karar verirsiniz. Bu kararları milyonlarca diger insan gibi verirken, kahve piyasasını şekillendirirsiniz ve bu da dünyanın diğer tarafindaki kahve üreticilerinin yaşamlarıni etkiler.
Durkheim böylesi sarsıcı koşulu-derin bir amaçsızlık, endişe ve çaresizlik duyguları ile pek çok insan kendi yaşamlarının anlamından ve yapısından yoksun kaldığı algısı içinde olmaları halini- anomi olarak adlandırmıştı.
Hepimiz toplumsal bağlamlarımızdan etkilenirken davranışlarımız tamamen bu bağlam tarafından belirlenmez. Sosyoloji, toplumun bize ne yaptığı ile bizim kendimize ve toplumumuza ne kattığınız arasındaki bağlantıları araştırır. Etkinliklerimiz hem etrafımızdaki toplumsal dünyayı yapılandırır- ya da ona şekil verir - hem de o dünya tarafından yapılandırılır. Yaşamlarımızın toplumsal bağlamları tamamen rastlantısal olarak oluşan olayların ve eylemlerin bir yığını değildir; onlar yapılandırılmış ya da farklı şekillerde kalıplanmıştır. Davranış biçimlerimizde de başkalarıyla ilişkilerimizde düzenlilikler vardır.
Bugün içtiğimiz kahvenin neredeyse tamamı Güney Amerika ve Afrika gibi Avrupalıların sömürgeleştirdikleri bölgelerden gelmektedir; yani kahve Batı beslenme düzeninin 'doğal' bir parçası değildir.
Hochschild'e göre, hizmet sağlayan
sirketler artan bir şekilde işçilerin yalnizca fiziksel faaliyetine değil ayni zamanda onlarin
duygularına da sahip olmaktadır.
Bu araştirma, yaşamın pek çok insanin ka-
niksadiğı bir yönünü ele almış ve sosyolojinin
ona ilişkin kavrayışımızı derinleştirebileceğini
gostermişti. Hochschild, hizmet sektöründe
çalışanlarin - fiziki güçlerini kullanan işçiler
gibi-çoğu zaman çalışma sirasında vazgeçtik-
leri bir görünümlerinden uzaklaşma ya da bu
görünüme yabancılaşma alienation duygusu
yaşadiklarını buldu.Ornegin fiziksel olarak çalışan işçinin kolu bir makine parçasI ve yalnızca arada sirada kişinin hareket ettirdigi bir parça gibi hissedilir hale gelebilir. Benzer şekilde, hizmet sektörü çalişanlarn çoğu zaman Hochschild'e, yüzlerinde bir gülümseme bulunduğunu ama bu gülümsemelerin kendilerine ait olmadığını
söylemişti.