Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sosyoloji'ye Giriş

İhsan Çapcıoğlu

Sosyoloji'ye Giriş Gönderileri

Sosyoloji'ye Giriş kitaplarını, Sosyoloji'ye Giriş sözleri ve alıntılarını, Sosyoloji'ye Giriş yazarlarını, Sosyoloji'ye Giriş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nazi Almanya'sında ve faşist İtalya'da despotik eğitim şekli sistemli bir şekilde uygulanmış; politik sosyalizasyon sürecinde belirleyici bir unsur olarak görülmüş ve despotik eğitimin en iyi uygulayıcısı olmuştur. Hitler halkı kitleler olarak görmüş ve bu kitleleri politik ola rak dönüştürmek için kapsamlı bir strateji uygulamış tır. Nazi okul kitaplarında genel olarak şunlar yazılır. "Yalnız sert olanlar kazanır. Bizler sert olmak zorundayız. Her Alman çocuğu kesin zafere kadar sert olmak zorundadır. Bizim saflarımızda korkaklara-hastalara yer yoktur."
Aile ve okul gibi birbirini tamamlayan sosyal çevrelerde olgunlaşan ve adım adım "toplumsallaşmayı" takip eden birey, bu süreçte içinde kendine özgü şahsiyet yapısına sahip olur. Bu süreçte sosyo-kültürel değerlerini benimseme yerek yetişmemiş bir kişi; hem toplumsallaşma sürecini eksik bırakmış hem de “şahsiyetini" belirgin bir şekilde biçimlendirememiştir.
Reklam
Bir çocuğun doğuşu, onun yetişmesinden sorumlu olanların yaşamlarını değiştirir.
Çocuklar üzerine yapılan araştırmalar başarılı hareketlerinden dolayı ödüllendirilmeye alıştırılan çocukların başarı kazanmak yönünden daha istekli olduklarını ortaya koymuştur.
Toplum hayatında bu maksatla kullanılan ödüller mutlaka maddi, elle tutulan şeyler değildir. Bazen bir gülümseme kuvvetli bir ödülün yerini alabilir.
Bir ölçüde basitleştirerek diyebiliriz ki, 'sınıf' tabakalaşması, üretim ve mülkiyet ilişkilerine göre, 'statü' tabakalaşması ise özel hayat tarzı'nın temsil ettiği tüketim biçimlerine göre belirlenir.
Reklam
Dolayısıyla, sanayi öncesi toplumlarda, iki ana sinıf, toprağa sahip olanlarla (aristokratlar, soylu toprak sahipleri ya da köle sahipleri) toprak üzerinde üretimi gerçekleştirenler (serfler, köleler ve özgür köylüler) idi. Sanayi toplumlarında ise, fabrikalar, bürolar, makineler ve bunları satın almak için gereken servet ya da sermaye daha önemli hale gelmiştir. Buradaki iki ana sınıf, bu yeni üretim araçlarına sahip olanlar -sanayiciler ya da kapitalistler- ve yaşamlarını onlara emek güçlerini sa tarak kazananlar -işçi sınıfı, ya da Marx'ın benimsediği, bir ölçüde eskiyen terimle, proletarya- biçimindedir.
Kast sistemi
Brahmanlar (rahipler); Kişatriyalar (soylu savaşçı lar, prens ve prensesler); Vaişyalar (tüccarlar, iş adamları ve çiftçiler); Sudralar (köleler ve işsizler, hünersiz kişiler); Parya ve Kast Dışı Kimseler (toplumdaki en kötü ve kirli işleri yapan kimseler).
Tarih boyunca değişik toplumlarda bütün insanların ve grupların eşitliğini sağlama ideali peşinde koşulduğuna çok sık tanık olunmuştur. Ancak bu ideal insanlık tarihi boyunca gerçekleştirilemeyen bir ütopya olmaktan öteye geçememiş gözükmektedir.
Margaret Archer "sosyolojideki temel kavramlar arasında en zayıf analitik gelişimi" gösterenin kültür kavramı olduğunu ve "sosyolojik kuram içindeki en kararsız rolü oynadığını" ifade etmektedir.
Reklam
Türk kültürü ile Grek kültürü arasındaki mücadele Türk kültür unsurlarından biri olan "baklava" üzerinden uzun süre devam etmiş ve Yunanlılar bu kültür unsurunun kendilerine ait olduğunu iddia etmişlerdir. Neticede, bu konu uluslar arası mahkemelere kadar taşınmış ve davayı Türkiye kazanmıştır.
Toplum
İlk olarak Marx, toplumu, insanların maddi ürünler üretmek için bir ekonomik sistem içerisinde çalışmaya başladığında ortaya çıkan sosyal çatışma olarak ifade etmektedir. ... Durkheim, toplumu bir arada tutan şeyin paylaşılan değerler ve gelenekler olduğuna inanmakta; geleneksel ve modern toplumlardaki değişimin çözümlemesini yapmaktadır. ... Düşüncelerin gücünün toplumları şekillendirdiğini belirten Weber ise, basit toplumların geleneksel düşünceleri ile günümüzün modern toplumlarını etkisi altına alan rasyonel düşünceyi karşılaştırmıştır. Geçmişte, gelenek toplumu bir araya getirirken, modern toplumlar insanların hayatlarını ilişkilendiren, rasyonel ve geniş çaplı bir organizasyon yaratmıştır.
Toplumsal olaylar üç zaman boyutunda gerçekleşirler. Bu süreç dün-bugün-yarın şeklinde ifade edildiğinde, sosyoloji, dünde olmuş olan ve bugün olmakta olan olaylarla ilgilenir. Yarın olacakların tahminini ise tarih felsefesi ve fütürolojiye bırakır.
Bir etkileşimin grup davranışı haline gelebilmesi için, o davranış olgusuna bir konum tayini ile birlikte, tekrara, zamana ve karşılıklı bütünleşmeye ihtiyaç vardır.
Kurum ile toplumsal grup birbirine karıştırılmamalıdır. Toplumsal grup, grubu meydana getiren üyelerin bir organizasyonu iken, kurum, toplumsal grubun üyeleri arasındaki davranışa dayalı ilişkilerin yapılaşmış şeklidir.
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.