Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü

Yalçın Küçük

En Yeni Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü sözleri ve alıntılarını, en yeni Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Burada ekleyeceklerim var. Bir: İnsan ilerlerken büyüyor. İki: İnsan, gerilerken küçülüyor. Düşünme, yalnızca ilerlemek içindir. İnsan ilerlerken düşünce gelişiyor. İlerleme durduğu zaman Marksizm-Leninizm çekici bütün gücünü yitiriyor.
Sayfa 341 - Mızrak Yayınları
Birinci Soğuk Savaş, İkinci Dünya Savaşı’ndan Sovyetler Birliği'nin güçlü taraf olarak çıkmasından ve sosyalizmin Avrupa'da yayılmasını önleme gerekçesiyle açılıyor. İkinci Soğuk Savaş, 1970 yıllarında başta Amerika Birleşik Devletleri’nin büyük bir ekonomik, politik ve ahlak bunalımı yaşadığı bir zamanda Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin istikrara kavuşmasından ve Sovyetler Birliği'nin tüm askeri güçler dengesini kendi tarafına çevirerek daha geri topraklarda etkisini artırmasından doğuyor. Birincisi eski kıtada ve ikincisi Üçüncü Dünya’da sosyalizmin yeni alanlar kazanmasını önlemeyi ve her ikisi de kuşatmayı amaçlıyor.
Sayfa 337 - Mızrak Yayınları
Reklam
Fakat asıl önemlisi ideolojik planda yaptıklarıdır; Soljenitsin’in "İvan Denisoviç’in Yaşamında Bir Gün" adlı kitabıyla Pasternak’ın "Dr. Jivago" romanı bu dönemde ve Hruşov’un özel çabaları sonucunda basılıyor. Soljenitsin’in hiçbir edebiyat değeri olmayan bu kitabı, tümüyle sistem karşıtı bir tona sahiptir; Pasternak’ın romanı, sonunda sansür için yazıldığı belli olan birkaç sayfaya karşın, tümüyle Çarlık Rusya özlemini dile getiriyor. Destalinizasyon kampanyası ise, zaman içinde, Stalin’in kişisel eleştirisinin sınırlarını aşarak tümüyle sosyalizmin ve tarihinin karalanması noktasına geliyor.
Sayfa 332 - Mızrak Yayınları
1921 Ocak Ayı’nda Karadeniz’de Türkiye Komünist Fırkası lideri Mustafa Suphi ve arkadaşları boğulduğu zaman, Türk Heyeti Moskova’da bir dostluk anlaşması için görüşmeler yapıyor ve Suphi ve arkadaşlarının ölümü görüşmeleri kesmiyor. Lenin'in başında olduğu yönetim, yalnızca bunun duyurulmasını önlemeyi tercih ediyor; aynı tarihte,
Sayfa 327 - Mızrak Yayınları
Eşitlik ve toplumsal mülkiyet yetmiyor ve bir de yeni bir felsefe zorunluluğu ortaya çıkıyor. "Tek başıma kendimi ne kadar geliştiririm" ilkesinin yerine, "kendi başıma başkalarını nasıl geliştiririm" ilkesi, sosyalizmin olmazsa olmaz koşulu durumuna geliyor. Başta Sovyetler Birliği, sosyalist ülkelerdeki çözülüş, bunu açık olarak ortaya çıkarabiliyor. Eşitlik, burjuva devriminin de ilkesidir; ancak tam gerçekliğini bulamıyor. Ortak mülkiyet, burjuvazinin çocukluk aşamasında, burjuvaziye tümüyle yabancı görünmeyebilir; kapitalizm güçlendikçe burjuvazi, ortak mülkiyet düşüncesine düşmanlık kazanıyor ve özel mülkiyeti kutsallaştırıyor. Ancak "kendi başıma başkalarını nasıl geliştiririm" düşüncesi, burjuva toplumunda hiçbir zaman yer etmiyor; bilinmiyor.
Sayfa 287 - Mızrak Yayınları
Lenin, buna, "‘sosyal demokrasi’ adı bilimsel açıdan doğru değildir" sözleriyle başlıyor. Şöyle sürdürüyor: "Partimizin adının (Sosyal-Demokratlar) ikinci kısmı da bilimsel olarak doğru değildir. Demokrasi bir devlet biçimidir, halbuki biz marksistler devletin her türüne karşıyız." Devlet, sınıflar var olduğu sürece duruyor ve demokrasi hep sınıfların varlığında ortaya çıkıyor; teorik düzende sosyalizm ile taban tabana zıt olduğunu Lenin de, 1917 Şubat Devrimi’nden sonra hatırlıyor. "Bir Komünist Partisi için kullanıldığında demokrasi sözcüğü sadece bilimsel anlamla yanlış olmakla kalmıyor, şimdi Mart 1917 tarihinden bu yana, en basitinden, devrimcilerin cesaretle ve özgürce, kendi inisiyatifleriyle yeniyi kurmalarını engelleyen, devrimcilerin gözlerine konmuş at gözlükleri oluyor"
Sayfa 288 - Mızrak Yayınları
Reklam
Marx ve Engels, yola çıktıklarında bir yol vardı ve sosyalist mücadele, Marx ve Engels’den önce başlıyor. "Sosyalist" sözcüğü ilk kez 1827 yılında, Owen taraftarlarının çıkardığı bir kooperatif yayınında kullanılıyor. Marx ve Engels, bu yola giriyorlar. "Sosyalist" sözcüğünün kaynağında ortaklık var; dernek veya cemiyet anlamındaki assosiasyon sözcüğüyle aynı anlam grubuna giriyor. Bu sözcükte bir beraberlik ve katılma yükü bulunuyor; "sosyal" sözcüğü de, bir iştiraki, katılmayı, birlikte yürüyüşü ifade ediyor. Bu sözcükle, "kompanyon" sözcüğü eş anlamlıdır; "kom" ve "pan" sözcüklerinin bir araya gelmesinden türüyor. "İle" ve "ekmek" sözcüklerinden oluştuğu için, "kompanyon" ve bunun özdeşi "sosyal" sözcükleri, birlikte ekmek yemeyi, yoldaşlığı anlatıyorlar. Bütün bu açıklamalar şunun içindir: "Sosyalist", ya da sosyalizm ile "komünist", ya da komünizm, sözcükleri arasında büyük ve önemli farklar bulunmuyor. Birbirinden ayrı anlam yükleri, daha çok pratikten geliyor. Bunun ötesinde sözcük anlamında, komünizm, biraz daha yakın beraberliği ve ortaklığı anlatıyor.
Sayfa 284 - Mızrak Yayınları
Malenkov ve Hruşov, bunlar yalnızca Sovyet lideri değil, aynı zamanda, Sovyet sosyalizmin yarattığı İnsanın da prototipidirler; İnançsız ve çok dinlidirler. Beklenenin tam aksine, Sovyet sosyalizminin, Goethe’yi, Rousseau’yu sokağa indiremeyeceğini anladılar; sokakları, beklenenin aksine, Rousseau kadar yeniyi arayan ve düşünenlerle dolduramayacaklarını gördükleri zaman kültürsüzlüğü seçtiler. Güçlerini derinliklerinden değil, bir kenarına oturdukları masadan aldılar ve masanın kaymakta olduğunu gördükleri zaman birer zavallıya dönüştüler.
Sayfa 253 - Mızrak Yayınları
Zinovyev ve bir suikastla öldürülmesinden sonra yerini Jdanov’a bırakan Kirov’dan sonra Jdanov esrarengiz bir biçimde sahneden çekiliyor ve yine Jdanov’un takımından olan, 1960 yıllarında Hruşov’un kendi yerine geçeceğini açıkladığı, Hruşov’u destalinizasyon ve Batı politikaları nedeniyle şiddetle eleştiren Frol Kozlov da, umulmadık bir zamanda bir felç yaşıyor ve politik yaşamını sona erdiriyor. Demek oluyor ki, Leningrad Parti örgütü, Sovyet sisteminde birinci adam adayı çıkarabiliyor; ancak bunların yaşayabilirliğini güvence altına alamıyor. Jdanov’un ölümü hakettiğinde hiç kuşku yok; çünkü, nehrin akışını tersine çevirmek istiyor. Jdanovşina, çok basit olarak ifade edilecek olursa, şudur: Kültür Devrimi. Jdanov, İkinci Savaş boyunca, Amerika Birleşik Devletleri ile ittifak ve birlikte savaşmanın bazı sonuçları olduğuna inanıyor; bu, en çok aydınlar üzerinde etkili oluyor. Aydınlar arasında, "çağdaş burjuva Batı kültürüne tapınırcasına övgü" yarışı görülüyor ve Jdanov, bunun kökünü kazımayı üstüne alıyor.
Sayfa 229 - Mızrak Yayınları
İkinci Dünya Savaşının sonundan itibaren Başkan İnönü’nün izlediği politika, Türkiye’de kapitalizm üzerindeki vesayetin kaldırılması biçiminde özetlenebilir; üç çizgiyi ortaya çıkarıyor. Birincisi, vesayetten kurtulmuş bir Türkiye’yi savunan bir partinin gerekliliği ile ilgilidir ve Demokrat Parti bu rolü üstleniyor. Demokrat Parti, siyasette Batı "demokrasisi” kurumlarına eğilim gösteren, ekonomide kapitalizmin engelsiz ve plansız gelişimini planlayan ve dış ilişkilerde kapitalist dünyanın yeni liderine meyleden bir politik hareket olmak durumundadır; Türkiye’nin içinde bir Amerikan Partisi oluyor. İkincisi, Başkan İnönü, bu geçişin patlamalara imkân vermeden ve rejimin temellerinde büyük yıkıntılar olmadan realize edilmesini istiyor. İnönü ile yeni Amerikan Partisi arasındaki çekişme ve pazarlıklar, sonuçta, Kemalizm’in restorasyonuna yol açıyor. Üçüncüsü, Kemalizm’in restorasyonu ve kapitalizmin vesayetten kurtuluşu, bunu gerçekleştiren politika, kadrolar ve iş çevreleri açısından mutlaka en güçlü kapitalist ülke ile bağlantılar kurmayı gerektiriyor; bu nedenle Amerika’nın yalnızca bir model olarak alınması değil, daha da ilerisinde, bir güvence kaynağı sayılması süreci başlıyor.
Sayfa 211 - Mızrak Yayınları
Reklam
Atom bombasının kullanılmasını, bütünüyle, yeni düzenin yayılmasını durdurmaya yönelik büyük bir çaresizlik olarak görenlere katılıyorum. Çok daha açık söylenebilir; atom bombası, Sovyet sosyalizminin Mançurya’ya doğru yayılmasını önlemek ve Avrupa’da ulaştığı topraklardan, geri çekilmeye zorlayabilmek için atılmıştır. Daha da açık formüle edilebilir; atom bombası, Japonya’ya değil Sovyetler Biriiği’ne düşmüştür. Asıl etkilerinin Sovyet, topraklarında görülmesi istenmiştir; Hiroşima ve Nagazaki’de ölenler, bu nedenle, bir kez değil iki kez kurban edilmiştir.
Sayfa 190 - Mızrak Yayınları
NATO liderlerinin bir kısmı, yine Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin Kongresi devam ederken, Japonya başbakanını da alarak, Amerika Birleşik Devletleri’nde Houston kentinde sanayileşmiş yedi ülke lideri kategorisinde, bir araya geliyorlar. Tek gündem, Sovyetler Birliği’ne yardım sorunudur; Thatcher’in itirazları yumuşatılarak, reformlara devam etmesi koşuluyla Sovyetler Birliği’ne kredi açılacağı ve teknolojik yardım yapılacağı karara bağlanıyor.
Sayfa 182 - Mızrak Yayınları
Garbaçov yönetimi, ülkeyi açık ve derin bir ekonomik bunalımın içine sokuyor. Tüketim mallarında bile, nerede ise, savaş döneminde rastlanmayan bir kıtlık beliriyor; daha da önemlisi, yeni açılan McDonald sandviççisinin önünde dört buçuk saat kuyrukta bekleyen Moskovalı örneğinin gösterdiği türden, Sovyet yurttaşı Batı tüketim kalıplarının, Amerikan yaşam biçiminin düşkünü haline gelmiştir. Rejimin olmasa bile Garbaçov’un yönetimini sürdürmesi, tüketim mallarındaki kıtlığı hafifletmesine bağlı görünüyor; arkasından, perestroyka’nın çıkışında en önemli amaç görünen teknolojik donatımı yenileme sorunu geliyor.
Sayfa 182 - Mızrak Yayınları
Fidel Castro ise şimdilik yargılarını Doğu Avrupa’daki eski dostlarıyla sınırlı tutuyor; ' 'Doğu Avrupa’da olanlar, sosyalizmin çözülüşüdür" diyor. Sosyalizmi iyileştirme gerekçesi, sosyalizmin ortadan kaldırılmasına yol açıyor; sosyalizmlerini çözer çözmez de Amerika Birleşik Devletleri’nin yanında yer alıyorlar. Castro, Washington tarafında Küba’nın televizyon yayınlarıyla baskı altına alınmasıyla ilgili bir Birleşmiş Milletler oylamasında Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Bulgaristan’ın Amerika Birleşik Devletleri ile aynı yönde oy kullanmalarına, "bu tiksindirici bir ihanettir" diyor. Hepsinin Dünya Bankası ve IMF’den kredi alabilmek için bunu yaptıklarını ve Amerikan yanlısı bir dış politikaya doğru yöneldiklerini ileri sürüyor.
Sayfa 176 - Mızrak Yayınları
123 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.