Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Söylev (Cilt I-II)

Mustafa Kemal Atatürk

Söylev (Cilt I-II) Gönderileri

Söylev (Cilt I-II) kitaplarını, Söylev (Cilt I-II) sözleri ve alıntılarını, Söylev (Cilt I-II) yazarlarını, Söylev (Cilt I-II) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyada, ulusun bağrında özgür bir birey olmak gibi mutluluk var mıdır? Gerçekleri bilen gönlünde ve özünde tinsel ve kutsal tatlardan başka tat bulunmayan kişiler için, ne denli yüksek olursa olsun, nesnel orunların hiçbir değeri yoktur."
Sayfa 322 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Baylar, nesnel ve özellikle tinsel çöküş, korkuyla, güçsüzlükle başlar. Yetersiz ve korkak insanlar, herhangi bir yıkım karşısında Ulus'un da duraksamasına ve çekingen bir duruma gelmesine yol açarlar. Güçsüzlük ve duraksamada öylesine ileri giderler ki, sanki kendi kendilerini alçaltırlar. Derler ki: Biz adam değiliz ve olamayız! Kendi kendimize adam olamayız. Varlığımızı, bağılsız koşulsuz olarak yabancı bir devletin eline bırakalım' Balkan Savaşları'ndan sonra ulusun, özellikle ordunun başında bulunanlar da, başka biçimde, ama gene bu anlayışla iş görmüşlerdi. Türkiye'yi böyle yanlış yollarda dağılma ve yok olma uçurumuna sürükleyenlerin elinden kurtarmak gerekir. Bunun için bulunmuş bir gerçek vardır, ona uyacağız. O gerçek şudur: "Türkiye'nin düşünen kafalarını büsbütün yeni bir inançla donatmak. Bütün ulusa sağlam bir içgücü vermek."
Sayfa 311 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Reklam
''Orduyla, savaşla, direnmeyle bu işin içinden çıkılmaz biçimindeki kaynağı dışarda bulunan, öğütlere uymakla, yurt ve ulus bağımsızlığı kurtarılamaz. Tarih, böyle bir olay yazmamıştır. Bunun tersini düşünerek iş göreceklerin acılı sonuçlarla karşılaşacaklarına kuşku yoktur, İşte böyle yanlış görüşlü, yanlış anlayışlı kişiler yüzünden Türkiye her yüzyıl, her gün, her saat biraz daha gerilemiş, biraz daha çökmüştür, Bu çöküş, yalnız nesnel olsaydı hiçbir önemi yoktu. Ne yazık ki, çöküş, sağtöresel (ahlâksal) ve tinsel değerleri de sarmış görünüyordu, Hiç kuşku yok ki, bu büyük ülkeyi, bu koca ulusu dağılıp yok olma uçurumuna sürükleyen başlıca etken bu olmuştur."
Sayfa 311 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Daha sonra şunları söyledim: "Osmanlılar, göze aldıkları savaşın genişliği ölçüsünde hazırlıklı ve ölçülü davranmadıklarından ve daha çok, duygularıyla tutkularının etkisi altında iş gördüklerinden, Viyana'ya dek gitmişken geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Ondan sonra, Budapeşte'de de duramadılar, geri çekildiler; Belgrat'ta da yenilip geri çekilmek zorunda bırakıldılar. Balkanlar'ı bıraktılar. Rumeli'den çıkarıldılar. Bize, içinde henüz düşman bulunan bu yurdu miras bıraktılar. Bu son yurt parçasını kurtarırken olsun, tutkularımızı, duygularımızı bir yana bırakıp, düşünceli olalım. Kurtuluş için, bağımsızlık için önünde sonunda düşmanla, bütün varlığımızla vuruşarak onu yenmekten başka karar ve yol yoktur ve olamaz!
Sayfa 310 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Yunus Nadi Bey
"…Cumhuriyet'i beğenmeyen adamlar vardır. Açıkça söyleyemedikleri şeyi içlerinde besleyen yaratıklar vardır ve aramızdadırlar. Böyle adamların kafası ezilir, Baylar!"
Sayfa 403 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
İnsanlıkta din duygu ve bilgisi, her türlü boş inançlardan sıyrılarak gerçek bilim ve teknik ışığıyla arınıp olgunlaşıncaya değin, din oyunu oyuncularına, her yerde rastlanacaktır.
Sayfa 346 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Reklam
Yeni Türkiye'nin ve yeni Türkiye halkının artık kendi varlığından ve mutluluğundan başka düşünülecek bir şeyi yoktur; başkalarına verilecek en küçük bir şeyi kalmamıştır dedim.
Sayfa 348 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Tam bağımsızlık demek, elbette siyasa, maliye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür… gibi her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir
Sayfa 302 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Savunma hatlarımız yer yer kırılıyordu. Ama, kırılan yerin hemen arkasında çarçabuk yeni bir savunma hattı kuruluyordu. Savunma hattına çok umut bağlamak ve onun kırılmasıyla ordunun büyüklüğü oranında çok gerilere çekilmek kuramını çürütmek için yurt savunmasını başka türlü anlatmayı ve anlatımda kesinlikle direnmeyi yararlı ve etkin buldum. Dedim ki: "Savunma hattı yoktur: Savunma alanı vardır. O alan bütün yurttur. Yurdun her karış toprağı, yurttaşın kanıyla ıslanmadıkça düşmana bırakılamaz. Onun için, küçük büyük her birlik bulunduğu dayangadan atılabilir; ama küçük büyük her birlik, ilk durabildiği noktada yeniden düşmana karşı cephe kurup savaşı sürdürür. Yanındaki birliğin çekilmek zorunda kaldığını gören birlikler ona uyamaz. Bulunduğu dayangada sonuna dek dayanmak ve direnmekle yükümlüdür."
Sayfa 298 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Siz orada yalnız düşmanı değil ulusun ters yazgısını da yendiniz.
Sayfa 282 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Reklam
Temel olan iç cephedir. Bu iç cephe, bütün yurdun, bütün ulusun meydana getirdiği cephedir. Dış cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, yenilebilir; ama bu durum, hiçbir zaman bir ülkeyi, bir ulusu yok edemez. Önemli olan, ülkeyi temelinden yıkan, ulusu tutsak kıldıran, iç cephenin çökmesidir.
Sayfa 312 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Atatürk'ün Türk Ulusu'na öğüdü:
Baylar, sırası gelmişken, saygıdeğer Ulusuma, şunu öğütlerim ki: Bağrında yetiştirerek başının üstüne dek çıkaracağı adamların kanındaki, duyuncundaki öz mayayı çok iyi incelemeye dikkat etmekten, hiçbir zaman geri kalmasın!
Sayfa 271 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
"Padişahlarla, Halifelerle yönetilmiş ve yönetilen ülkelerde yurt için, ulus için en büyük tehlike, Padişahların ve Halifelerin düşmanlarca satın alınmalarıdır. Bu, çoğu zaman, kolaylıkla sağlanabilmiştir. Meclislerce yönetilen ülkelerde ise en yıkıcı durum, kimi milletvekillerinin yabancılar adına ve çıkarına çalınmış ve satın alınmış olmalarıdır. Millet Meclisleri'ne dek girme yolunu bulabilen yurt hayınlarına rastlanabileceğine, tarihin bu konudaki örnekleriyle inanmak zorunluğu vardır. Bunun için ulus, vekillerini seçerken, çok dikkatli ve kıskanç olmalıdır. Ulusun yanılgıdan korunması için tek çıkar yol, düşünce ve davranışlarıyla ulusun güvenini kazanmış siyasal bir partinin, seçimlerde ulusa kılavuzluk etmesidir."
Sayfa 247 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Baylar, bir komutanın tutsak olması da suç sayılmayabilir; ancak askerlik ödevinin gereklerini yapıp uygulayarak, elindeki kuvveti sonuna dek, son süngü ve son soluğa dek kullandıktan sonra kanını akıtmak firsatını bulamaksızın düşman eline düşerse… Baylar, bütün ordusu, üstün düşman ordusu karşısında yenilip kendiliğinden geri çekilirken, kılıcını çekip tek başına atını düşman başkomutanının çadırına sürerek ölüm arayan Türk komutanları görülmüştür. Bir Türk komutanının, ordusunu kullanmaksızın, herhangi bir kötü raslantı ve mutsuzluk sonucu da olsa, düşmana tutsak olmasını biz suç saymasak da, tarih bunu hiç bağışlamaz ve bağışlamamalıdır. Türk Devrim Tarihi'nin gelecek kuşaklara ileteceği sözler ve uyarmalar işte budur.
Sayfa 244 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
Baylar, komutanlar, askerlik görev ve gereklerini düşünürken ve gereklerini düşünürken ve uygularken, kafalarını siyasi düşüncelerinin etkisi altında bulundurmaktan sakınmalıdırlar. Siyasal durumun gereklerini düşünen başka görevliler bulunduğunu unutmamalıdırlar. Komutanların, buyruklarına verilen ulus çocuklarını, yurt araçlarını düşmana, ölüme sürerken düşünecekleri tek nokta; ulusun ken- dilerinden beklediği yurt ödevini ateşle, süngü ile ve ölümle yapmak ve sonuçlandırmaktadır. Askerlik görevi ancak bu anlayış ve inançla yapılabilir. Lafla, siyasayla, düşmanın aldatıcı sözlerine kulak vermekle askerlik görevi yapılamaz. Komutanlık görev ve sorumluluğunu yüklenecek kadar omuzlarında ve özellikle kafasında güç bulunmayanların acıklı sonuçlarla karşılaşmalarından kaçınılamaz.
Sayfa 244 - 55. Baskı Temmuz 2021Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.