Canımın canı, edebiyatın narçiçeği denemeyi bin türlü adla anarım da ona en çok söz ışıldağı demeyi tercih ederim ben. Nereden bakarsanız bakın, ışıldak hem çağrışımlarıyla hem de o nesnenin gördüğü işlevle içimin ısındığı bir kelime. Denemeye de ısmarlama bir elbise gibi tastamam oturuyor. Hem onun kıpır kıpırlığını, cazibesini, insanda bıraktığı şölensi tadı veriyor bu yakıştırma, hem de kurcalayıcı, zihin açıcı, aydınlatıcı yönüne uygun düşüyor.
Deneme, Salah Birselin dediği gibi bir eğlen-gör-işit çabasıdır. Deneme yazarı adını hak etmiş bütün ustaların pusulasıır bu üç sözcük. Onların yazı serüveni, başından sonuna bir görme, işitme yolculuğu ve eğlenceli bir gezintidir. Boşuna değildir, Birselin "Her insan bir sicil-i Osmanidir." demesi. Denemecinin ömrü; hayatın, olayların, nesnelerin ve insanların sicilini çıkarmakla, onların üstüne ha bire ışıldak tutmakla geçer. Deneme akıl öğretmez; fakat çok şey öğretir, keşfettirir. Çok şeyi sevdirir insana, en başta da kendini...