Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sözü Dilde Hayali Gözde

İsmail Kara

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Kimi başında taçla doğar, kimi elinde kılıçla... Ben kalemle doğmuşum. İnsanlar kıyıcıydılar, kitaplara kaçtım."
Sayfa 85
Türk Yurdu'nun idarehanesine gelen gençler, o yıllarda çok yaygın olan "hayati" soruyu ona da tevcih etmişler: " Önce Türk müyüz yoksa Müslüman mı?" Bildik soruyu soran heyecanlı gençlere derinden bir nazar atfettikten sonra "Çocuklar" demiş, "Türklük zat, Müslümanlık sıfattır. Fakat sıfat öyle bir hal almış ki o olmadığı zaman zat da kalmıyor"
Sayfa 60 - Dergâh Yayınları, Osman Turan
Reklam
Dünyayı düşünce, duygu faaliyetlerimizle biz yaratıyoruz. Kendimizi bırakırsak etraf üzerimize çullanır. Etrafa değil kendine, yapılacak vazifelere bakmak lazım. Her sabah saat beşte kalkmak okumak, yazmak, tercüme etmek, derslerini yapmak ve başkalarıyla mümkün olduğu kadar az konuşmak. Çünkü düşünce inzivada ve kitaplarla gelişir. Fikri yazarken ve okurken buluruz. (...) Bir edebiyatçı siyasetini kendi sahası içinde yapmalı ve meseleleri yüksek bir zaviyeden ele almalıdır. Yunus'tan iyi bir şekilde bahsetmek de bir siyasettir. Fikir sahasında siyaset, bir kıymetin müdafaa veya reddedilmesidir. Bu ne kadar ilmi olursa o kadar iyidir. Bilhassa Türkiye bakımından ilmî faaliyet en tesirli siyasettir.
Sayfa 74 - Dergâh Yayınları, Mehmet Kaplan
"Çok tel kırılır sîne-i kânûn-ı cihanda Nâehline mızrâb-ı tasarruf verilince."
Sayfa 165 - DergâhKitabı okudu
Nurettin Topçu
Biz de kendisine Hakk'ın emaneti olan mukaddes davadan 'vazgeç' diyenlere gözyaşları ve içindeki isyan yıldırımlarıyla dönüp de'Güneşi sağıma,ayı da soluma koysalar yine bu işten vazgeçmem!' diyen büyük büyük Peygamberimiz'in izinden yürüyoruz.Millete söz verdik! Vicdana söz verdik! Allah'a söz verdik! Eğilmeyiz, dönmeyiz ve dimağımızdaki son hücrenin hayatı bâki kaldıkça bu mukaddes davadan vazgeçmeyeceğiz.
Sayfa 33
Hepimiz öleceğiz fakat hocalar vefat edince onlarla birlikte o ilmin,o zekânın o bereketin de toprağın altına girmesi bana çok ağır geliyor.
Sayfa 41 - Dergâh Yayınları
Reklam
Hareket-Dergah camiası, bayramların ikinci günü mutad hoca ziyaretlerine çıkardı. Heyecanla, zevkle, neşeyle… Cağaloğlu’nda önceden tesbit edilen bir yerde buluşurduk; Sultan Ahmet Camii dış duvarına bitişik -şimdi bambaşka hallere giren- çayhanede veya Kazım İsmail Gürkan Caddesi üzerindeki Malatyalılar kahvesinde meselâ. Mevsim kış ise kitabevi veya yayınevinde… Kayserili Mehmet Doğan’ın minibüsü ne güne duruyor! Mustafa Kutlu’nun “arkayı dörtliyelim ağabiler!” nidasıyla tıkış tıkış sığışır, yola revan olurduk. Ziyaretgâhların bir halkası Çemberlitaş Şatır Sokak’ta (Nurettin Topçu. -Hocanın vefatından sonra ilk durak medfun oldukları Kozlu Mezarlığı olmuştu-), diğeri İçerenköy Kartallı Köşk’te (Ali Nihat Tarlan). Arada Levent Manolya Sokak (Hüsrev Hatemi), Çengelköy (Tahsin Banguoğlu), Bahariye Şifa Sokak (Mehmet Kaplan), Ayşekadın/Kazasker (Osman Turan), Göztepe (Cemil Meriç), Çemenzar (Orhan Şaik Gökyay)… var. Bir de yemek ve namaz molaları. Ezel ağabey bir yerlerden mutlaka güzel peynir, turşu, pastırma almalı, Cahit bey de fırından yeni çıkma ekmek ve simit… Yaz ayları ise karpuz ve kavunsuz olmaz, onlara da Mustafa Kutlu bakar, herkesin aldığı kavunu beğenmez çünkü. Ve tenavül-i taam için bir camii avlusundaki şadırvanın yanına yahut çınarların altına serilip oturmalı. Evlerde içilecek nefis çayların altını sağlamlaştırmak lazım.
Sayfa 58
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.