Çerkesler,ülkelerinin güzel dağlarına, muhteşem vadilerine,kutsal bir varlık gibi bağlıydılar.Ne servet ne makama,ne şan ve şöhret onları sevgilerinden asla vazgeçiremeyeceği gibi, yurtlarını da asla unutmayacaklardır
Siz ki bilirdiniz o kır çiçeklerini
Özgürlük renginde sevgiye açarlar
Hangi rüzgar dağıtırsa dağıtsın
Düştükleri yerde yeniden çoğalırlar
Sabrın çiçeklerinin açtığı yerde
Asla kapanmaz yaşanan defter
Çünkü tarihin en güzel yerinde
Son sözü hep direnenler söyler!
Marje!¹
-Çetin Öner
Ama şurası da kesindir ki Kafkas halkları düşmanlarının bile övgüyle dile getirdikleri çok ayrı özellikleri olan halklardır. Gelenekleri, göreneklerinden giysilerini, fizik özelliklerine dek gerek Rus, gerekse başka ulusların yazarlarınca sevgi ve hayranlıkla değerlendirilmişlerdir. Özellikle Tolstoy, Puşkin, Lermontov, Dostoyevski, Paustovski olmak üzere Rus yazarlarıncan anlatılan bu insanların serüvenlerini ele almak, öncelikle Çerkes kökenli Ahmet Mithat'la başlamış, Ömer Seyfettin'le, Sait Faik, Kemal Tahir, Samim Kocagöz, Kemal Bilbaşar, Orhan Pamuk'la sürmüş, özellikle de Yaşar Kemal'in romanlarında ana tema haline gelmiştir. Çerkes kişilik ve davranışını tanımak için özellikle Yaşar Kemal'in romanlarındaki Çerkes tiplemelerini incelemek yeterlidir.
MÖ 850 yıllarında ilk kez Homeros söz eder Çerkeslerden. Argonot destanlarında geçer Abhazya ve Gürcistan sahillerinde bulunan "Kolhis Ülkesi" adıyla Kafkasya.