Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Edebiyat Yazıları

Suçumuz Edebiyat

Melih Cevdet Anday

Suçumuz Edebiyat Sözleri ve Alıntıları

Suçumuz Edebiyat sözleri ve alıntılarını, Suçumuz Edebiyat kitap alıntılarını, Suçumuz Edebiyat en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarih, romanlardan öğrenilmez, anlayın artık...
Ben tarihi ayrı, romanı ayrı okumak isterim; tarihsel bilgileri roman kılığı içinde okumaktan hoşlanmamışımdır hiç. Bir romanın büyüklüğü, belgesel gerçeklere dayanmasından gelmez.
Sayfa 200 - EVEREST YAYINLARI
Sizi bilmem ama, ben insanlarımızdaki para, mal hırsını yadırgıyorum, sözgelişi. Yalnız büyük kentler insanlarında değil, kasabalarda, giderek köylerde bile, tek konu daha çok kazanmak olmuştur bugün. Demokrat Parti'nin insanımıza aşıladığı bir tutkudur bu. "Yüzyıllardır yoksulluk içinde kıvranan halkımızın karnı doyuyorsa ne mutlu bize!" diyeceksiniz. İyi, ama düşünmemiz gereken başka bir konu daha var, daha çok kazanma hırsı içinde yarın nasıl bir uygarlık yaratacaktır bu ulus? Böyle bir ülkü üzerinde durulup düşünüldüğünü sanmıyorum. Herkesin amacı, halkımızı her gün daha çok tüketim malı ile donatmak. Biliyoruz ki, daha çok kazanmak, gerçekte dünyaya burjuva sınıfının getirdiği bir tutkudur; bizim burjuva sınıfi ise, kendi durumunu olağan, insansal göstermek, doğal göstermek için halkımıza aşılamıştır yapısının özelliğini. Oysa Türk toplumunun yaratacağı yeni uygarlık bir burjuva uygarlığı olmamalıdır, olmayacaktır. İş işten geçmeden, yozlaşma büyümeden, yeni ülküler uğrunda çabalarımızı yoğunlaştırmalı, halkımızı yeni ülkülere alıştırmaya bakmalıyız. Burada en önemli görev kuşkusuz yazına (edebiyata) düşer.
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
Romancı, yarattığı kurmaca dünyanın yasalarına (hem de çok sıkı olan yasalarına) kılı kırk yararcasına uymak zorunda olduğunu bilecek, bu kurmaca dünyayı, arada bir gerçek yaşama benzetmekten kaçınacaktır. Çünkü roman gerçek yaşamın anlatımı değildir; bir gerçek yaşam öyküsü anlatmak istiyorsa, romancı, daha başta koyduğu kurallara uyacaktır. Hatta gerçek yaşamda çok görülen tutarsızlıklar, kurmaca dünyada anlamsız kalıverirler. Fethi Naci şöyle diyor; "Roman kişisi, gerçek yaşamda göremeyeceğimiz kadar tutarlıdır". Ben de şunu ekleyeyim, gerçekçi roman diye, kurmaca dünyanın yasalarına tam olarak uymuş romana denir, çünkü ancak o roman bizi inandırır, dahası, bize, "Tıpkı gerçek yaşamdaki gibi" dedirtir. Bir romandaki ölüm olayı bile, kendi kurmacası içinde, kendi yapısı ve düzeni içinde gerekli olmalıdır, yoksa tutarlılığını, inandırıcılığını yitirir.
Sayfa 167Kitabı okudu
Kolay anlaşılırlığa düşkünlüğümüz, anlıksal yaşamımızın her alanını sarmış gibidir. Resim, müzik, şiir, roman dallarında en çağdaş atılımlar, toplumumuzda "anlaşılması güç" biçimindeki, kökeninde tembellik yaratan bir geri kalmışlık tepkisi ile karşılanmaktadır. Anlayış düzeyimizin biraz üstüne çıkılması, hatta kızdırıyor bizi, zorlanmak istemiyoruz, kendimizi aşmaya en ufak bir yatkınlık göstermiyoruz; dünyanın bilimde olsun, sanatta olsun, vardığı yeni aşamaları anlamak için hiç çaba harcamıyoruz. Böylece de dünyadan habersizliğimiz içinde uyuşuk ve rahat, geçip gidiyoruz.
Sayfa 146Kitabı okudu
Şiir ya da koşuk (nazım), düzyazıdan önce. Bundan da olağan bir şey olamaz, çünkü yazının bulunması, insanların konuşmalarından çok, çok sonradır elbet. İnsanlar yazı yazmaya başlamadan önce, tapınırken oynamaları sırasında, söylemek istedikleri sözleri bir biçime sokuyorlar, onu oyunla ve ezgiyle zaman ve hareket bakımından benzeştiriyorlardı. Böylece de ölçülü biçili sözler demek olan şiir ortaya çıkıyordu. Öyle ki, binlerce yıl önce, bugünkü uygarlığımızın temelini atan birtakım büyük adamlar, doğaya ilişkin düşüncelerini şiir biçiminde söylemişlerdir. Şiir, sözlü anlatımın ilk biçimiydi.
"Bir sürü insan var, fakat yüz daha fazla, çünkü her insanın yüzü birkaç tane."
Sayfa 105 - Malte Laurids Brigge'nin Notları
Reklam
Tam olarak budur olay...
Alman faşistleri, yeryüzündeki bütün Yahudileri yok etmeye kalkmışlardı. Bugün Amerika'da birtakım beyazlar, zencileri öldürüyorlar. Sömürgeciler, haksız olduklarını söylediniz mi, sizi insanlık düşmanı gibi göstermeye kalkıyorlar. - Bu durumda, bir Yahudiden, bir zenciden, bir sömürgeliden insanlık sevgisi beklemenin sırası mıdır?-
Sayfa 287 - EVEREST YAYINLARI
Bizde Batıcılık, Batı'ya karşı çıkış, Batı'yı anlayış, oldum bittim bir karmaşa içindedir. İstanbul'dan kaçan Jön Türkler Paris'te Jean Jaures'i görmeye gitmişler, ünlü politikacı onlara, padişahtan hangi düşüncede ayrıldıklarını sormuş, bizimkiler de, padişahın Avrupa uygarlığı için "kokmuş" dediğini, oysa kendilerinin Batıcı ve uygarlıkçı olduklarını örnek olarak göstermişler, Jaures, "Ben de sizin padişahınız gibi düşünüyorum" demiş Jön Türklere. Gerçekten öğretici bir konuşma bizim için. Neden derseniz, bizim Batı'yı görüşümüzle Batı'nın kendini eleştirisi arasında uzun zaman büyük bir ayırım olmuştur. Çünkü Batı bir karşıtlıklar uygarlığıdır; sözgelişi orada kilise ve kilise ile savaşım içinde doğmuş bilim, orada Tanrısal güce dayanan despot rejimler ile halkçı özgürlük eylemi, orada kapitalist-burjuva güçle sosyalist savaşım gücü karşı karşıya bulunmuşlardır. Jaures'in padişahla aynı kanıda olması, bizim o sırada Avrupadan daha uygar olduğumuzu göstermez. Bütün sorun, Jön Türklerin hangi Batı'yı aradıklarındadır.
Sayfa 333Kitabı okudu
Dinsel yobazlık, okumayı kökünden kaldıracak bir gizil güç içermektedir: Bütün gerçekler kutsal kitapta var iken, başkaca kitap okumanın bir yararı olamaz, bunun ancak zararı vardır, bu yüzden de kutsal kitap dışında okumak günahtır, demek cezalandırılmalıdır. Din derslerinin liselerde zorunlu kılınmasından sonra, doğa bilgileri öğretmenleri ile din dersi öğretmenlerinin, ögretmenler odasında nasıl çatıştıklarını biliyoruz. Bu çatışmalarda paylayan, üstün durumda olan din dersi öğretmenidir. Yeni dinledim, derste pozitivizmi anlatan genç bir felsefe öğretmeni hanımı, öğretmenler odasında din öğretmeni, "Günahtır, öğretmeyin böyle şeyler", diyerek uyarma gereğini duymuştur. İslamda felsefe daha onuncu yüzyılda yasak edilmişti. Aklın kullanılmasına konulan yasaktır bu. Aklın kullanılması ise sorumluluk getirir ve yorucudur. Buna karşılık dogmalarla yetinmek rahattır. "İşimiz Allah'a kaldı" sözü bunu anlatır. Bu dünyada hiçbir şey için uğraşmaya değmez. Allah'ın dediği olur. Kısaca gözden geçirdiğimiz şu koşullar altında daha okuma alışkanlığına varamamış insandan çok bir şey bekleneceği söylenemez sanırım.
Sayfa 604Kitabı okudu
Satir, ironi, taşlama, hem biten bir geçmişin sonunda, hem de başlayan bir geleceğin başında yer alıyor.
Sayfa 355Kitabı okudu
185 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.