Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sufilerden Sözler ve Menkıbeler - Hal Dili

A. Suat Demirtaş

Sufilerden Sözler ve Menkıbeler - Hal Dili Gönderileri

Sufilerden Sözler ve Menkıbeler - Hal Dili kitaplarını, Sufilerden Sözler ve Menkıbeler - Hal Dili sözleri ve alıntılarını, Sufilerden Sözler ve Menkıbeler - Hal Dili yazarlarını, Sufilerden Sözler ve Menkıbeler - Hal Dili yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
·
Puan vermedi
Hâl dili
Hiç bir insanı küçümsememek gerektiğini, samimi bir tövbe ile günahkâr bir kulun nasıl da Allah'ın dostluğu makamına geldiklerini soluksuz okudum, ve değişen hayatları, sonsuzluğa uzanan çabaları görüyorsunuz bu kitapta. Her şeyi maddiyatta arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise maneviyatta kördür. Bediuzzaman Said Nursi.
Sufilerden Sözler ve Menkıbeler - Hal Dili
Sufilerden Sözler ve Menkıbeler - Hal DiliA. Suat Demirtaş · Hecegan Yayıncılık · 201049 okunma
İbrahim Teymi (r.a)
İki şey beni dünya lezzetlerine gönlümü kaptırmaktan alıkoyar. İlki ölümü hatırlamak ikincisi de hesap vermek üzere Allah Teala'nın huzuruna çıkacak olmak.
Reklam
Ey kardeşim! İslam'ın uygun görmediği şeyleri kabul etme. Ama bu kabul etmeme şahıslara karşı değil işlenen günahlara karşı olsun.
Mirza Mazhar Cân-ı Cânan hazretleri [kuddise sırruhû] şöyle diyor: "Ölümü sevmeyene şaşıyorum. Halbuki ölüm Allah’ın huzuruna çıkmaktır. Sevgili Peygamberimiz'in [sallallahu aleyhi vesellem] ziyaretine gitmektir. Allah dostlarına erişmektir. Değerli insanlarla buluşmaktır. Ben din büyüklerinin ziyaretine özlem çekiyorum. Hz. Muhammed Mustafa'ın [sallallahu aleyhi vesellem], Halilurrahman Hz. İbrahim'in [aleyhisselâm] yanına gitmeyi ne kadar istiyorum..."
Bediüzzaman Said Nursi [kuddise sırruhû] şöyle der: "Sıradan bir samimi tarikat ehli, görünüşte fen bilimleriyle uğraşan kimseden daha fazla kendini muhafaza eder. O tasavvufî zevki vasıtasıyla ve evliyaya duyduğu muhabbetle imanını kurtarır. Tarikatta hissesi olmayan ve kalbi harekete gelmeyen, hakikat arayıcısı bir âlim zat da olsa, şimdiki dinsizlerin hilelerine karşı kendini tam muhafaza etmesi çok zorlaşmıştır.”
Şeyh Sa'dî-i Şîrâzî [kuddise sırruhû] gıybetin kötülüğünü şöyle bir misal vererek anlatır: "Bir genç, zalimliği ile meşhur hükümdar Haccâc hakkında, - O, kan dökücü, taş kalpli, acımasız, insanların ahından, feryadından korkmayan biridir. Yâ Rabbi, senden korkmayan, halka acımayan bu adamdan intikamını sen al, şu zalimi ortadan kaldır, diye söylenip duruyordu. Bu sözler, görmüş geçirmiş yaşlı bir zatın kulağına ulaştı. O delikanlıya öğüt vermek amacıyla şunları söyledi: - Evet, doğru. Haccâc'dan mazlumun hakkı mutlaka alınacak, bunda şüphe yok. Fakat bu gıybetini de senden soracaklar. Yaptığın kâr değil zarardır. Sen Haccâc ve onun hayatıyla uğraşmaktan vazgeç. Ben ne onun zulmünü iyi bulurum ne de senin yaptığın gıybeti beğenirim." Ömür kadehi dolduğu zaman işlediği günahlar, kara defterli bahtsız kimseyi cehenneme sürükler götürür. O zalime acıyan bulunmaz. Besbelli o yalnız gitmesin diye gıybetçi de onun peşine takılır.
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.