Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sultanın Casusları

Emrah Safa Gürkan

Sultanın Casusları Gönderileri

Sultanın Casusları kitaplarını, Sultanın Casusları sözleri ve alıntılarını, Sultanın Casusları yazarlarını, Sultanın Casusları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Osmanlılar Avrupa'ya diplomat gönderme hususunda isteksiz davranmışlarsa, bunun bir nedeni de bizzat İstanbul'un önde gelen bir diplomasi merkezi olmasıdır."
Sayfa 142 - Kronik KitapKitabı okuyor
"Osmanlı Müslümanlarının ticareti Hıristiyanların eline bıraktığı şeklindeki yaygın kanaat, Avrupa söz konusu olduğunda dahi, yanlıştır."
Sayfa 123 - Kronik KitapKitabı okuyor
Reklam
Osmanlıların mühtedi kökenli casuslar kullanması, Memâlik-i Mahrûsa'dan gelen Hıristiyanlara şüphe ile bakılmasına yol açmıştır. Örneğin 1559 yılında II. Felipe'ye verilen bir raporda, Osmanlı casusu olup olmadıklarının anlaşılabilmesi için Napoli limanlarına gelen Rum denizcilerin sünnetli olup olmadıklarının kontrol edilmesi tavsiye edilecektir. Müslümanlığa geçmiş mühtedi casusların terk ettikleri Hak Din'e geri dönmeye niyetli olduklarını söyleyip yetkilileri kandırdıkları ve böylece rahatlıkla düşman topraklarında faaliyet gösterdikleri de olurdu. İstanbul Avrupa'nın birçok yerine böyle casuslar göndermiştir.
Sayfa 68
akıllıca…
"...mühtedi Osmanlı korsanları kendilerini yakalayan Hıristiyanlara doğma büyüme Müslüman olduklarını belirtmekten ve Engizisyon'dan kurtulmaya çalışmaktan geri durmayacaklardır. Zira Engizisyon ancak Hıristiyanları yargılayabilir, hiç vaftiz olmamış, Müslüman doğmuş insanlar yetki alanının dışındadır."
Sayfa 97 - Kronik KitapKitabı okuyor
Şimdi de her milletten insan bulunuyor, muhtedi olmasına da gerek yok...
"İstanbul birçok mühtedinin kol gezdiği bir ticaret ve diplomasi merkezidir, Akdeniz'in dört bir yanından sayısız milletten insan çeşitli vasıflarla Osmanlı payitahtında bulunmaktadır."
Sayfa 97 - Kronik KitapKitabı okuyor
"Mühtedi ve Hıristiyanlara casusluk yaptırmakta tereddüt etmeyen Osmanlı istihbaratı, bazen işi din adamlarını kullanmaya kadar götürecektir."
Reklam
"Osmanlıların mühtedi kökenli casuslar kullanması, Memalik-i Mahrúsa'dan gelen Hıristiyanlara şüphe ile bakılmasına yol açmıştır. Örneğin 1559 yılında II. Felipe'ye verilen bir raporda, Osmanlı casusu olup olmadıklarının anlaşılabilmesi için Napoli limanlarına gelen Rum denizcilerin sünnetli olup olmadıklarının kontrol edilmesi tavsiye edilecektir."
Sayfa 67 - Kronik KitapKitabı okuyor
"Osmanlıların Avrupa'ya elçi göndermemelerinin bir nedeni de, sultanlarını evrenin merkezinde gören bir dünya anlayışıdır."
Sayfa 61 - Kronik KitapKitabı okuyor
"Savaştan bitkin düşmüş her iki taraf da barışı arzulamakta, ancak müzakereleri başlatan taraf olmak istememektedir. Zira 'kafir'le savaştan vazgeçmek bir prestij kaybıdır; ayrıca ilk barışı isteyen taraf güçsüz gözükecektir."
Sayfa 61 - Kronik KitapKitabı okuyor
"Osmanlıların ana hedefi Macaristan iken, Fransızlar ittifakın hedefinin Güney İtalya olmasını istemekteydi. Anjou düklerinin Napoli ve Sicilya'daki haklarını bahane ederek birçok kez Alpler'i aşan ve "ordularını Rubikon'un ötesine süren" (trans Rubiconem duxit exercitum) Fransızlar, en son 1527 yılında Habsburgları neredeyse Napoli'den atmayı başarmışlardı. Ancak amiralleri Andre Doria'nın taraf degistirmesi ve ordudaki hastalıkların artması Fransız ordularının başarısız olmasına ve Paris'in hayallerinin bir kez daha suya düşmesine yol açacaktı."
Sayfa 50 - Kronik KitapKitabı okuyor
Reklam
"Yeni bir sultan tahta cülus ettiğinde, sancağından getirdiği adamlarıyla, saray ve devlette köşeleri tutmuş 'müesses nizamın temsilcileri' arasında bir rekabet yaşanırdı."
Sayfa 47 - Kronik KitapKitabı okuyor
Yavuz dedemin ellerine sağlık..
"Memlük topraklarını ele geçiren ve Anadolu'daki Osmanlı topraklarını tehlikeye atan Safevi tehdidini bertaraf eden Selim, saltanatının son yıllarında gözlerini batıya çevirmişti bile. Ancak erken ölümü olası bir Rodos seferinin önüne geçmişti."
Sayfa 47 - Kronik KitapKitabı okuyor
Kudüs, herkesin sahiplenmeye çalıştığı paha biçilmez bir mevkiidir.
"Unvanları arasında 'Kudüs kralı'nı da geçiren Şarlken'e, Süleyman 'İspanya kralı' diyerek ve onun imparatorluk unvanını reddederek karşılık veriyordu."
Sayfa 45 - Kronik KitapKitabı okuyor
Yav he he he..:)
"Şarlken'in Şansölyesi (Grand Chancelier) Gattinara da efendisi için benzer bir "evrensel hükümdarlık" (monarchia universalis) modeli çizmekteydi. Buna göre, Mesih İsa'nın bin yıl sürecek imparatorluğundan önce gelecek ve Kudüs'ü tekrar fethedecek hükümdar Şarlken'den başkası değildi. Onun imparator olarak seçilmesi, sacrum imperium, yani Kutsal İmparatorluk'un ihyası anlamına gelmekteydi."
Sayfa 45 - Kronik KitapKitabı okuyor
Kıyamet psikolojisi her devirde etkiliyor insanı...
Hicri 1000 yılının yaklaşmasınında etkisiyle, Osmanlı entelektüelleri Sultan Süleyman'ı İslam dünyasının "müceddidi" olarak lanse etmeye başlamışlardı. Özellikle saltanatının ilk yirmi yılında, Süleyman yaklaşan Kıyamet'ten önce Hak Din'i yayacak ve tüm dünyayı yönetecek hükümdar (sâhibkırân-ı âlempenah / sâhib kırân-ı rub-ı meskün) olarak görülüyordu. Şarlken ile olan rekabeti de bu şekilde değerlendirilmeliydi; onu mağlup edip İslam'ı muzaffer kılacak olan Mehdi (Mehdi-yi sâhib-zamân / Mehdi-yi âhirü'z-zamân) Osmanlı hanedanının bu onuncu sultanından başkası olamazdı."
Sayfa 44 - Kronik KitapKitabı okuyor
433 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.