1950’den başlayarak 1974 yılına kadar Anadolu’da kadının yaşamını anlatıyor. Toplumun kadına bakışını konu alıyor. Kadın bu toplumun temelidir. İster şehir de olsun isterse köyde olsun kadının omzuna binen yük her zaman fazla olmuştur. Sürmeli'de anlatılan köy kadının hayalleri ve sıkıntıları nasıl göğüslediğini, anne hasreti ile babasının yanında var olma mücadelesini ve evlilik ile değişen hayatını anlatıyor.Sürmeli’de konuşmalar yöresel şive ile yazılmıştır. Bu açıdan kültürel bir önemede sahiptir. Kadının var olma mücadelesidir Sürmeli. Gerçek yaşamdan kaleme alınan hikayede de yaşamın zorluğu ve kadının üzerindeki baba, koca ve toplum baskısı sonucunda sessiz kalmasını ve anne özlemi ile babanın kızına gösterdiği anlayışıda bulacağınız sıcak bir yaşamın acılarınada tanıklık etmiş olacaksınız.
“Bu topraklarda kadınların hakkında kararları evlenene kadar babaları ve erkek kardeşleri verirdi. Evlenince kayınvalide, kayınpeder öncelikliydi, kocaları sonra gelirdi."
Ülkemizin bir çok yöresinde karşımıza çıkan kadınların karşılaştıkları baskıların, zorlukların, kısacası hayat mücadelelerinin anlatıldığı, herkezin bir şekilde ailesinde, akrabalarında, komşularında veya çevresinde tanık olabileceği hayatları gözler önüne seren güzel bir eser olmuş.
“Bu topraklarda kadınların hakkında kararları evlenene kadar babaları ve erkek kardeşleri verirdi. Evlenince kayınvalide, kayınpeder öncelikliydi, kocaları sonra gelirdi.”
Bu kadar sevdiği halde onu nasıl üzdüğü ve bir iki kere annesi yüzünden dövdüğü aklına geldi. Burada anneler için oğullar, üzerinde hüküm sürdükleri saltanatlarıydı. Aslına bakılırsa bunu normal karşılamak gerekirdi. Bu topraklarda kadınların hakkında kararları evlenene kadar babaları ve erkek kardeşleri verirdi. Evlenince kayınvalide, kayınpeder öncelikliydi, kocaları sonra gelirdi. Ataerkil yaşamın en faşist uygulaması hüküm sürüyordu. Kadının söz hakkı ancak erkek çocuklarını evlendirdiği zaman olurdu. Yıllarca biriken acılarını, hayal kırıklıklarının ceremesini çıkarmak, ben de varım demek ve varlığını ispatlamak için hüküm sürdüğü saltanatın hizmetkârı olan geline yüklenirdi. Tabii bu sırada kocaya da hükmü geçerdi. Artık evde sayılan, söz söyleyen, kocasının kararlarına itiraz eder duruma gelen birey olmuştu. İşte Deli Oğlan annesinin etkisinde kalıp Sıdıka’yı iki kere kötü dövmüştü. Karısını dövünce annesi ne kadar sevinmişti...