"Aşk tuhaf bir oyun, kim anlamış ki onu... Ya da nasıl oynandığını. Önceden biri bana açıklamış olsaydı bu umutsuzluğu, her günkü motonluğu. O zaman her şey çok güzel olabilirdi."
"[...] lastik çizmeleri ve çizgili iş önlüğü ile babam. Küçük parmağını boğanın burun halkasına geçirmiş, çekingen gülümsüyordu. İsmi yanlış yazılmıştı [...]"
"Ya her şey daha farklı olsaydı? Görünenin aksine ebeveynler birbirini sevseydi, çocukların, hatta yetişkinlerin bile asla anlamayacağı bir güç ve koşulsuz bir tutkuyla?"
"Gökyüzü bulutsuzdu, istasyonda duran otobüslerin camlarındaki yansımalarda bir an için onun içtenlikle 'İyi günlerimiz de oldu!' derkenki o geniş, ışıltılı gülümsemesini görür gibi oldum."