Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat kitaplarını, Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat sözleri ve alıntılarını, Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat yazarlarını, Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çünkü insanın bir derdi olduğu vakitte güya dermanını, çaresini bulacak gibi her kime ki karşısında tesadüf ederse hepsine derdini söylemek ister. Söyleyecek adam bulmadığı takdirde de kendi kendine yahut taşlara, duvarlara söylemeye mecbur olur.
Edebiyatımızın ilk yerli romanı; Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat.
Bir aşk hikayesi Talat ile Fitnat. Ama sonunda kavuşmanın olmadığı ölüm ile son bulan bir hikaye. Her seven kavuşamuyor ki...
Talat, Fitnat'ı tütün almak için gittiği dükkanda başını yukarı kaldırdığı sırada görür ve etkilenir. Ne güzel bir tevafuk ki Fitnat'ta öyle görür onu. Birbirini seven iki güzel insan ve bundan ikisinin de haberi yok. Ta ki Talat, dikiş öğrenmek için bayan kılığına girerek gider Fitnat'ın evine. Bir süre beraber böyle buluşurlar. Kader bu ya Fitnat'ı Ali Bey adında bir adamla nikahlarlar. Fitnat ne kadar istemese de ona kurulan bir oyun ile onun evine götürüp orada bırakırlar. Talat'a ise mektup ile ulaşmaya çalışır. Ali Bey aslında Fitnat'ın babası. Ne yazık ki bunu Fitnat canına kıydıktan sonra öğrenir. Talat'ta son anda gelir. Birbirini saf, temiz bir sevda ile seven iki gencin kavuşması ile değilde ölümü ile son bulur kitap.
Belki de "Sevmek" sadece kitaplarda anlatılan bir duygudur. Gönülden seven kimler kaldı ki. Temiz bir şekilde seven. Sevdiğini cüzdanında saklayan eski güzel insanlarımız varmış bizlerin. Şimdi ise sevdiğini sosyal medyada paylaşan nesillerimiz var. Ah Sevda! Sen o kadar güzel bir duygusun. Keşke temiz bir şekilde kalabilsen...
Ya ben? Ömrümden meyus! Ömrümden mi dedim? Ömrüm ne olacak? Dünyada en ziyade sevdiğim adamdan meyus! Ah! Ömrümü onun visaline feda ederdim, lakin ömür olmadıkça visal olmaz...
Çünkü insan bir derdi olduğu vakitte güya dermanını, çaresini bulacak her kime ki karşısında tesadüf ederse hepsine derdini söylemek ister. Söyleyecek adam bulamadığı takdirde de kendi kendine yahut taşlara, duvarlara söylemeye mecbur olur.