İkincisi insan soyutlama yeteneğine sahip. Ve üçüncü olarak insan biçimlendirme gücüne sahip. Diğer üç özellik yerden çıkıyor: İnsan kural tanımadan edemiyor, insan neyin neye denk düştüğünü anlamadan edemiyor, insan vermeden ve almadan edemiyor.
Varlığını her iki yaka arasında gide gele oluşturuyor. Bu gidiş gelişleri kaybına veya kazancına sebep oluyor. İnsanın altı özelliğinden hangisi aşırıya vardırırlarsa vardırılsın sonuç insanın organik işleyişten uzaklaşıp mekanik bir yapı içinde yer almasına varıyor.
Anlamı kültürel donatımla kavranılabilen bedenimiz sadece insana has bazı özellikler yardımıyla "insan varlığı" denilebilecek bütünlüğe kavuşabiliyor. Bu özellikleri günümüzde sahip olduğumuz bilgiler çerçevesinde altı ana başlık altında topluyoruz.
Bu da bir beden olarak mevcudiyetimizle kültürel mevcudiyetimizi kaynaşık kılma demektir. İslamiyetin bilhassa bunun için bize teklif edildiğini bilmemiz lehimizedir.
Oysa uğradığımız zarar insanlar arası ilişkilerimizi mekanik bir temele oturtuşumuz yüzünden bize bulaşan bir zihni marazın ürünüdür. İnsanlığın bir organizmaya has vasıfları benimsemeden gerçekçi bir hayat düzeni içine giremeyeceğini anlamadıkça kurtuluş yolunun yürünür kılınamayacağını farketmek zorundayız.
Bir beden olarak insanı hesaba katmaktan vazgeçemediğimiz için içine düştüğümüz olumsuz durumdan kurtulmayı öncelikle uğradığımız zarardan kurtulmada arıyor ve ilk tedbirlerimizin "neslin idamesi" yönünde alınmasını akla uygun buluyoruz.