Talihli Bir Adam kitaplarını, Talihli Bir Adam sözleri ve alıntılarını, Talihli Bir Adam yazarlarını, Talihli Bir Adam yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan kendini ancak dünyayı tanıdığı ölçüde bilir. Dünyayı da ancak kendi içinde bilir ve ancak dünya içinde kendisinin farkındadır. Gerçekten tanınan her yeni nesne, kendi içimizde yeni bir organın önünü açar.
Kederin kendi zaman ölçeği vardır. Kederli insanı kedersiz insandan ayıran engel, zamandır: Kedersiz insanın hayal gücünde yıldırıcı etki yapan bir engeldir bu.
Hastalık, tanımlanmamış bir güç olarak, varlığımızın özünü hedef alan potansiyel bir tehdittir ve biz de kendimizi, varlığımızın biricikliğinin tamamen bilincinde olmak mecburiyetinde hissederiz. Başka bir deyişle, hastalık bizim kendi biricikliğimizi paylaştığımız bir şeye dönüşür. Hastalığın doğurduğu tehdidin korkusuyla onu benimser ve özellikle kendimize ait kılarız. Doktorlar şikayetlerine bir isim koyduklarında, hastaların gereğinden fazla rahatlamalarının sebebi budur. Bu isim onların gözünde çok az şey ifade ediyor olabilir; o ismin neye işaret ettiğini hiç anlamamış olabilirler; fakat yine de bir isim konmuş olduğu için, artık hastalıkları kendilerinden bağımsız bir varlığa da kavuşmuş olur. Artık ona karşı mücadele ya da onu şikayet edebilecekleri bir şey vardır. Bir şikayetin bildik bir şey, yani tanımlı, sınırlı ve çıkmış bir şey olması demek, aynı zamanda onun daha güçlü bir şekle büründürülmesi demektir.
Doktor, biz ile ölüler arasındaki yaşayan aracıdır. Doktor bize aittir, çünkü daha önce ölülere ait olmuştur. Ölülerin aracılığıyla bize sağladıkları katı ama gerçek rahatlık, bir tür kardeşlik duygusudur.
Manzaralar aldatıcı olabilir.
Bazen bir manzara, orada yaşayan insanların hayatını gösteren bir sahneden ziyade, arkasında bu insanların mücadeleleri, başarıları ve hayatlarının önemli tesadüflerinin meydana gelmekte olduğu bir perdeye benzer.
Kitap 1970’lerde yaşamış bir köy doktorundan alıyor ismini.. kitap kapağında bir köy doktorunun hayatı yazıyor olsa da bunun bir biyografi kitabı olduğunu sanmayın.. doktor üzerinden köy halkının yaşantısı, bir hastanın psikolojisi, ölümün hayatımızdaki yeri, çocuk gelişimi gibi türlü konularda harika tespitlerle dolu.. fotoğrafçı Jean Mohr’un doktor ve köye ait siyah beyaz fotoğraflarıyla görsel olarak da etkileneceğiniz biz yapıt..
Daha önce John Berger okuyanlar bilir yazarın ne kadar iyi bir gözlemci ve ne kadar güçlü bir eleştirmen olduğunu.. bu kitapta felsefi yanının da sandığımdan çok daha güçlü olduğunu gördüm ve yazara hayranlığım bir kat daha arttı..
Sakin ve geniş bir zamanda bir kez daha okuyacağım..
Çocuklardaki kayıp duygusunun sınırı, bir sonraki olay ya da ilgilendikleri şeydir. Küçük çocuklarda neredeyse doymak bilmez bir 'ya sonraki' duygusuna rastlarsınız. Bir sonrakinin, kesin bir şekilde gitmiş, yok olmuş olanın yerini alması gerekir.
Çocukların dikkatleri hep, şeylerin mütemadiyen ilk defa gerçekleşiyor göründüğü ve sonra da ebediyen kaybolup gittiği izleniminin uyandığı şimdiki zamana odaklanmıştır..
Doktorun bir tarafı -her ameliyatta, her muayenede, telefonun her çalışında- hâlâ daha fazla şey öğrenmeyi beklemektedir çünkü. O da Faust gibi, şeytanın yardımına ihtiyaç duymadan, sıklıkla dibe vurmanın ıstırabını duyan bir insandır.
Geçen hafta görüp de ressamının hâlâ yaşıyor olduğunu sandığınız resim, bu hafta, onun öldüğü bilgisine sahip olduktan sonra baktığınız aynı resim değildir artık..