Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tanrı İsa'dan Tavrı İsa'ya

Necmettin Şahinler

Tanrı İsa'dan Tavrı İsa'ya Gönderileri

Tanrı İsa'dan Tavrı İsa'ya kitaplarını, Tanrı İsa'dan Tavrı İsa'ya sözleri ve alıntılarını, Tanrı İsa'dan Tavrı İsa'ya yazarlarını, Tanrı İsa'dan Tavrı İsa'ya yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
salt bilgi hikmet değildir. Bilginin kavrayış derinliğine ulaşması ve sonuçta ortaya bir orijinalite koyması hâlinde hikmetten söz edilebilir. Yani hikmetten söz edebilmek için benliğin sıradan ve mevcut bilginin üstüne çıkan ve ötesine geçen yeni bir değer sergilemesi gerekir. Bu bazen bir kavramı yakalamak, bazen yakalanmış kavramlarla yeni bir kompozisyon vücuda getirmek, bazen de bu ikisini kullanarak orijinal bir aksiyon ortaya koymak şeklinde belirir. Bu nedenle Allah'ın nebîlere öğrettiği Hikmet, o nebînin Velâyet yönünü oluşturur. Kısaca vermek gerekirse, "Velâyet Hikmet'le başlar."
Salât'ın belirli vakitlere bağlanmış en mükemmel şekli namaz, vakte bağlanmamış en ideal şekli de zikir'dir. Salât genel anlamıyla, evrendeki tesbih faaliyetine şuurlu ve en mükemmel katılımdır. Her varlık fıtrî tesbih ve ibadetini "kıyâm, rüku, secde" hallerinden biriyle yapar. İnsansa bu üç hâli namazda/salâtta birleştirerek bir ibadet sergiler. Özellikle secde salât'ın değişmez öznesidir. Bu nedenle diğer peygamber li dinlerin mâbedlerinde secdenin görülmemesi bu dinlerde sonradan meydana gelen yozlaşma ve bozulmanın sonucudur.
Reklam
Kelimeler bizi Hakîkat'e taşır ama Hakîkat'e ulaşınca onlara ihtiyacımız kalmaz. Rüh'un penceresine can kulaklarını koyanlar, dudak görmeseler de konuşulanı duyarlar.
İrfanî literatürde namazın kıyâmı "Hakk Mertebesi"ne, rükûsu "Tecellî Mertebesi"ne, secdesi ise "Kulluk Mertebesine işaret eder. Kıyâmdan başlayan ve secdede noktalanan bu eylemler serisi süreklilik arzeder ve birbiri peşisıra bir idrak dönüşümü olarak deveran içerisindedir. Kıyâmda yani "Hakk Mertebesi"nde (Cem) kişi kendi hakîkatinin sırrına ermiş "Hakk ile Hakk" ol muştur.
Secde ise kulluk tavrının en ileri boyutu, bir anlamda esa sıdır. Kişinin Allah karşısında acziyetini, mahviyetini ve hiçli ğini ifade eden bir eylemdir. Secde eden, Allah ile “hür ve aşka dayalı bir ilgi içindedir. Secde bir sûfî deyişiyle: “Rahmân olan Allah'ın kucağına eğilmektir."
Reklam
İnsan, Allah'ı idrak edişinde, yalnızca teşbihe başvurursa müşrikliğe düşmüş olur. Teşbihi gözardı edip de kuvvetle tenzihi yeğlerse, bu sefer de bütün yaratılmış alemin ilahi tabiatını inkar etmiş olur. Kelime/ilke olarak kabul edilmesi gereken en doğru tutum "Tevhid" dir. Tenzih'in temsilcileri yahudiler ile Teşbih'in temsilcileri hıristiyanlar, ancak Tevhid'de buluşurlarsa gerçek manada Allah'a kulluk edebilirler.
Ruh'un penceresine can kulaklarını koyanlar, dudak görmeseler de konuşulanı duyarlar.
Cebrail, Allah'ın rahmetinin ilk müjdeci rüzgarı, diriltici soluğu, dölleyici nefesidir. Bu nefes ancak "nefsini Meryem'e dönüştürmüş" olanlara üflenir. Ve "nefslerini Meryem yapamayanlar ise İsa'yı (mana çocuğu/veled-i kalb) doğuramazlar."
Değişmez bir ilke olarak Allah daima rahmetini indirmeden, o rahmetin habercisi olan bir ön müjde gönderir. Bu gerçek Kur'an'ın diliyle şöyle verilir: "Yaklaşan rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O'dur. Yağmur yüklü bulutlar toplandıklarında onları çorak bölgeye doğru sürükleyip bu yola su indirelim ve böylece her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlayalım diye. Ölüleri de işte böyle dirilteceğiz; belki düşünür ders alırsınız." A'raf 7/57
Reklam
Aslında hakikat penceresinden baktığımızda, varlık sahnesinde adamak, aldanışın/vehmin bir başka adıdır. Neyin sahibisin ki onu adamaya kalkışıyorsum? Kimin malını, kimin mülkünde, kime bağışlıyorsun? Ganiyy-i Muhtefi'nin bir nefesinde dediği gibi: "Sen ancak bir fakirsin. Ne verirsin ki Rabb'a? Vehmen varlık vermişsin, beden denilen kaba."
29 öğeden 16 ile 29 arasındakiler gösteriliyor.