Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyorlardı. Ama kahramanca değil, solucanlar gibi yaşıyorlardı. Herkesin gün gelip öleceğini biliyor, bu trajik durumu örtbas etmeye çalışıyor, devekuşu gibi kafalarını kuma gömüyorlardı; yaşamın sonsuzluğuna ilişkin küçük burjuva yanılsamasına kaptırıyorlardı kendilerini. Elleri, ayakları tutmayacak kadar yaşlandıklarında bile birbirlerini aldatmanın yollarını arıyorlar, bir zamanlar onları kendi kendilerinin kölesi yapan şeyi çoğaltmaya çalışıyorlardı: Para ve güç.
Sahip olma isteğinin insanı sınırlamaktan başka bir işe yaramadığı bilinirse çekip gitmek çok kolaylaşır, insan hiçbir şeyi elinde tutamaz; kendi kendini bile.