Tarih Felsefesi Yazıları sözleri ve alıntılarını, Tarih Felsefesi Yazıları kitap alıntılarını, Tarih Felsefesi Yazıları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vaka kolleksiyonu yapan eski vakanüvisler gibi, tarihî tasvir ve tahkiye ile iktifa eden sözde objektif bir tarihçilik anlayışımız var.
Çünki diğer işlerimizde olduğu gibi ilimde de taklitçilik ile iktifa ediyoruz.
Eflatun'un Mağara Istiaresi gelmiş geçmiş en büyük şiirlerden sayılır: O hadsî istiârenin "Mazmûn"u, bütün felsefe tarihini iki bin yıl işgal etmiştir: "idealar nazariyesi" ondan doğmuştur.
Faust yazarı Goethe'ye sormuşlar: "hangisi büyük sır? En büyük sır nedir?" Goethe: "âşikâr sır (open secret) bilinen sır" demiş, "herkese açık ve zâhir olduğu halde, neredeyse hiç kimsenin göremediği...
Beşir Ayvazoğlu'nun A.Nihat Tarlan'dan naklettiği, kendi tabiriyle "çok ilgi çekici", bir mazmun açıklaması da şöyledir:
"Müy-i sefid subh-i Nişabûr-i ra'şedir
Cos-i şarab-i La'l-i sirişkin de çağı var"
"Beyaz saç titreme Nişabur'unun sabahıdır. La'l renkli gözyaşı şarabının kabarması (nın da çağı) vardır" şeklinde bugünkü türkçeye çevirebileceğimiz, ilk bakışta hiç bir anlam taşımayan bu beyit, Ali Nihat Tarlan tarafından şöyle çözülüyor: Beyaz saç ihtiyarlığa delalet eder; ihtiyarlayınca insanın eline ayağına titreme gelmesi tabiidir. Fakat bunun Nişabur'la ne alakası olabilir? Uzun araştırmalar sonunda, Nişabur'un zelzeleleriyle meşhur olduğunu öğrenen Tarlan'ın hala anlayamadığı bir kelime vardır: çağ... Nişabur'daki en büyük zelzelelerin hicri beşinci, altıncı ve sekizinci yüzyıllarda vuku bulduğunu öğrenen Tarlan, "çağ" kelimesine "çağlamak" dışında zaman anlamı da verilirse(?!), ikinci misrada bu tarihleri ebced hesabıyla aramak gerektiği sonucuna varıyor ve cuş-i şarap, şarab-ı la'l ve la'l-i sirişk terkiplerinin 812, 635 ve 710 hicri tarihlerini verdiğini görüyor. Bu tarihler, Nişabur zelzelelerinin olduğu asırlara tekabül etmektedir."
İbn Haldun"Manasına nüfuz edilmediği, tarihî hadiselerin sebepleri anlaşılmadan kaldığı takdirde, tarih hususunda âlim ile cahil müsavidir" hükmünü vermişti.
Beşeri malûmat her halükârda izafidir; ancak kısmi bir anlayış temin etmek suretiyle, realite ile münasebetlerimizi ayarlamakta bize yardımcı olabilir. Fakat asla, mutlak hakikat (absolute) olamaz...