Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tarih Felsefesi Yazıları

Şahin Uçar

Tarih Felsefesi Yazıları Gönderileri

Tarih Felsefesi Yazıları kitaplarını, Tarih Felsefesi Yazıları sözleri ve alıntılarını, Tarih Felsefesi Yazıları yazarlarını, Tarih Felsefesi Yazıları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toynbee'nin, Istanbul Üniversitesi'nde verdiği konferanslardan birinde, anlattığı bir hikâyeyi nakledelim: Kadının biri bir kokteyl partide târihî bir sohbeti dinliyormuş. Kokteyl partideki münevver kişiler, eski Roma imparatorlarından bahsediyor; Caligula, Neron ve benzeri târihî şahsiyetlerden dem vuruyorlarmış. Kadın tabii, bu yabancı isimler ve acayip hikâyelerden sıkılmış. Bir aralık fırsat bulup sormuş: "Beyler, bu bahsettiğiniz adamlar çoktan ölüp gitmiş değil mi?" Bizim entelektüeller tebessüm ederek: "Evet" demişler. "Anlattığınıza göre, üstelik bu adamların hepsi de kötü insanlarmış; iğrenç işler yapmış, cinayetler işlemişler değil mi?" Adamlar kadının cehaletine tebessüm ederek, "Evet" demişler. "Öyleyse, ne demeye iki saattir bu adamlardan bahsedip duruyorsunuz?" demiş kadın. Tabii cevap verememişler. Toynbee kadının haklı olduğunu ilâve ediyor. Bu mesele bizi, tarihten istifade edilebilir mi, ibret alınabilir mi? sualine getiriyor. İbni Haldun dahi, Mukaddime'de, "Ma'nâsına nüfuz edilmediği, târihî hadiselerin sebepleri anlaşılmadan kaldığı takdirde, tarih hususunda âlim ile cahil müsavidir." hükmünü vermiştir. Latinler "cognitia historiana cognitia factorum, cognitia philosophica cognitia causarum" (Tarihi anlayış hadiseleri anlamak, felsefi anlayış sebepleri anlamaktır) derlerdi. Eğer tarih tek tek târihî vak'aların koleksiyonu olarak anlaşılırsa, bundan felsefi bir netice çıkmaması tabiidir.
Sayfa 14
Romalılar, 'historia est magistra vitae' derlerdi. Yani tarih hayatın üstadır; hayatımıza kılavuzluk etmesi için tarihe müracaat ederiz. Bu da 'evleviyet' ile, çağımızda karşılaştığımız problemler hakkında düşünürken, tarih anlayışımızın bu problemler ışığında biçimlenmesi demektir.
Sayfa 14
Reklam
"Historia est terra incognita": Yani tarih henüz bilinmeyen, keşfedilmemiş meçhul bir ülkedir, Tarihte kesin bilgi yoktur
Sayfa 335
Bu hususta Will Durant'ın deyişini nakletmek benim hoşuma gider: "Tarihin çoğu tahmin, geri kalanı da peşin hükümdür". Bir tarih araştırma tecrübesine ve bilgi birikimine ve tahminlere müstenid olarak inşa edilmiş "bir tarih tasavvuru"; yoksa kesin, objektif, isbatlanabilen, tecrübe edilebilen ve müsbet ilimlerdeki gibi bir otorite ile, verilen hükümleri kabul etmeye bizi mecbur eden "bilimsel" bir bilgi değil...
Sayfa 333
Hatta, 'varlığın tamamı, zaman içinde vaki' olan her şey 'tarih' tir diye ma'lumu i'lam etmekte ısrar edeceğim: ta ki sözü bir şekilde, 'varlık tarihten ibarettir' demeye getireyim.
Sayfa 326
Olayları unique yapan zamandır. "Çümlğ tarih zamani bir ilimdir".
Sayfa 316
Reklam
Bizce tarihçinin vazifesi, tarihi malumatı olabildiğince tarafsız bir rapor şeklinde (tıpkı bir trafik kazası haberini rapor eden trafik polisinin raporu gibi) dökümanterize etmekle sınırlıdır. Tarihi anlamak, yani, hadiselerin sebepleri ve neticeleri hakkında karar vermek, tarihçinin işi değildir. Nasıl ki, trafik polisi kazayı bizzat ve çok net görmüş olsa bile, hadiseyi yargılayıp hakkında hüküm vermek trafik polisine değil, "hâkim"e ait bir salahiyettir. Trafik polisinin yorumlayıp tarafları mahkemeye gitmeye gerek kalmadan uzlaştırdığı haller de var elbette; o kadarını bırakalım tarihçi de yapsın... Ama tarih yorumu yapabilmek için, hadiseleri çok geniş bir kültürel donanım ve yetki ile değerlendirecek, tarihi genel prensipler çerçevesi içinde anlayabilecek bir hakim gerekir. Elbette surf tarihçilik donanımı buna kifayet etmez.
Sayfa 307
İşte, bugünkü statükoyu anlamak için de, târihî iyi anlamak bi gerekecektir. Ne var ki, böyle anlaşıldığı takdirde, geleceğimizi planlamak için bize ilham versin diye bugünü biçimlendirdiği ölçüde târihî bilmek; yani, "tarihin ve bugünkü statükoyla, bugünü ilgilendiren hâdiseleriyle ilgilenmek" şeklindeki ma'nası ortaya çıkacaktır.
Sayfa 253
Tarih geçmişte kalan bir geçmiş değildir, şimdiki zaman içinde de tesirleri devam etmekte ve bugünü şekilendirmektedir. Gerçekte, "dirileri ölüler yönetmektedir" denilebilir
Sayfa 251
Geçmişin tamamını anlatmıyorsa, tarihçi neyi anlatıyor? Çok basit bir cevabı var bunun: Kendi dünya görüşü ve tarih anlayışı içinde kendisine anlatılması gerekir. görünenleri; yani yalnızca kendi tercihlerini...
Sayfa 249
Reklam
TARİH NEDİR? İbn-i Haldun üstadımızın deyişi ile târihî anlamak hususunda alimler ile cahiller müsavidir. Zira, tarih kelimesinin basit ve zâhiri anlamı geçmiş zamanlardaki olayların hikayesinden ibarettir. Böyle münferit, "unique" eşsiz, benzersiz, kendi zamânına mahsus hususi şartların mahsulü bir olaylar yığını hakkındaki bilgimiz sınırlı da olsa geniş de olsa farketmez. Çünkü, böyle bir olaylar kaosunun bir düzenliliği, prensibi olmadığı için anlamı da yoktur. Bâtini anlamı itibari ile ise, İbn-i Haldun'un tabiriyle tarih, olmakta olan şeylerin (kâinatın) sebepleri hakkında bir "tahkik"dir (meselenin hakikatini araştırma) ve bu işin mebadisi (başlangıç ilkeleri) gayet amikdir (derindir).
Sayfa 245
Tarihle problemimiz ilgileniyoruz; çünkü, var. bir "orientation" Bu kavramı izah ederek başlayalım: Orient, malum, şark demek; oryantasyon, "şarka yönelmek suretiyle cihet tayini" demektir. Yani güneşin doğduğu istikamete bakarak sağımızı solumuzu öğrenir; kendimize bir istikamet tayin ederiz. Demek oluyor ki, oryantasyon "vaziyet tesbiti ve istikamet seçmek" ma'nâsına gelir. Biz nereden geldik, nereye gidiyoruz, içinde bulunduğumuz durum nedir, nasıl bir dünyada yaşıyoruz, hangi istikamette gitmeliyiz, hedefimiz ne olmalı ve bunun için nasıl bir yol tutmalıyız? İşte orientation budur! Bunun için tarih öğreniyoruz: Yani, içinde yaşadığımız dünya ve onun bugünkü statükosuna gelmesi için nasıl bir târihî gelişme olduğunu öğrenmek; bu dünyadaki yerimizi ve hedeflerimizi belirlemek için tarih öğreniyoruz. Romalılar "ex oriente lux ex occidente lex" derlerdi "Işık doğudan, kanun batıdan gelir." İşte bir tarih felsefesi!
Sayfa 207
Rousseau meşhur İçtimal Mukavele kitabma: "İnsan hür doğdu, fakat her yerde zincirler içindedir. Bunu meşrulaştıran şey nedir?" sorusuyla başlamıştı.
Sayfa 179
Voltaire, "Tarih merak tatmini ya da hadiselerin katalogunu yapmak için öğrenilmez; o bir ideal arayışıdır" diyordu. Ancak Voltaire bile, ahlâkî ideal arayışı için târihî usulün yetersizliğini kabul ederdi. Bir keresinde, "Tarih ölülerin dirilere oynadığı bir oyun, bir aldatmacadır" demişti.
Sayfa 168
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.