Ne kadar yakındaydı? Nereye gitmişlerdi? Toprak uyanıyordu artık-ormanlarla dolu dağlar , tozlu kayalar , ayağımın altındaki tozlu avlu, manastırın çayırları ve çiftlikler-ama sırrını ele vermiyordu bir türlü.
Bu süre zarfında , vücudumun her zerresi ile bir şeyler duymaya çalışıyordum , öyle ki bir süre sonra kendi kalbimin sesi bana yabancı bir ses gibi gelemeye başladı.
İnsanın hayatta en sevdiği insanlardan birinin yüzünü ölüme döndüğünü , çürümeye başlamış olduğunu ya da dehşet verici bir hastalığa tutulduğunu düşündüren bir hale girdiğini görmesi kadar feci bir şey yok.