Diktatörlerin en büyük aptallıklarından biri de bu değil miydi ki zaten? "Kendileri açısından doğru olan şeyin, halk için de doğru olması gerektiği yanılgısı"...
Hitler hapse girmeden önce keşfettiği hitabet yeteneğini daha da keskinleştirmek için büyük mesai harcıyordu. Özel fotoğraflar çektiriyor, hangi yüz ifadesiyle hangi el kol hareketlerinin uyumlu olacağını tespit etmek için saatlerce ayna karşısında çalışıyordu.Sahip olduğu en büyük silahı keşfettiğinin farkındaydı.
Lenin'in 1924'teki ölümüyle Stalin zincirinden boşandı. Kendi imparatorluğunu inşaya soyundu. Parti içindeki tüm muhalefeti kurnazlıkla ve herkesi birbirine düşürerek ortadan kaldırdı. Muhalifler ilk etapta sürgüne yollandı. Ama uzaktan da olsa keskin dilleri ve kalemleri lideri eleştirmekten geri durmuyordu. O halde taktik değiştirilmeliydi. Stalin keskin dişlerini göstermeye başladı. İlk etapta parti içindeki muhalifler -ki bunların birçoğu Stalin ve Lenin ile birlikte rejimin ön saflarında mücadele etmişti göstermelik mahkemelerde, 'halk düşmanı'ya da'dış güçlerin maşası' olmakla suçlanarak idam edildi. Çelik Adam'ın kolu uzundu. Mexico City'e kaçan Troçki'ye kadar uzandı. KGB ajanları Troçki'yi dünyanın öbür ucuna giderek öldürdü. Stalin'in ülkeyi arındırma gayretleri sadece parti içi muhalefeti değil, karşı devrimci olabileceği şüphesiyle neredeyse ülkedeki her entelektüeli kapsıyordu. Stalin'in bu acımasız entelektüel avcılığı sonunda ülkenin beyin gücü kurudu, yer altına kaçtı. Neredeyse tek düşünce merkezi olarak kendisi kalmıştı!