Sözler ve Alıntılar
"Düsmanını tanımak için ilk önce arkadaşı ol."
Sayfa 103 - Tokugawa IeyasuKitabı okudu
Attila
Avrupa Hun İmparatorluğu'nun kurucusu Uldız'ı hatırladı bir an. " Güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar her yeri fethederim. " demişti. Bıyık altından güldü. " Sen yapamadın ama ben yapacağım. "
Sayfa 32
Attila
Tarihçilerin üzerinde mutabık kaldığı gibi yakıp yıkmak ve yağmalamak onun için sonuç değil sebepti. Bunları hedeflerinin bir parçası olduğu için değil, şan olsun diye ve özel bir zevk aldığı için yapıyordu. Bu özelliklerinden dolayı Batılılar tarafından, "tanrının kırbacı" olarak isimlendirilmişti.
Sayfa 37 - Timaş
Atilla
"Büyük ya da küçük fark etmez, düşmanınız bir gün size karşı tekrar başkaldırabilme gücünü asla küçümsemeyin."
Sayfa 33 - Timaş YayıneviKitabı okudu
29 Mayıs'ta Osmanlı orduları asırlardır kimseye geçit vermemiş surları aşıp şehri aldı. Şehir yağmalandı, çok kan döküldü. "Şehir halkı güle oynaya şehri teslim etti gibisinden romantik tarih yaklaşımlarına prim vermemekte fayda var. Tarihte hiç kimse düsmana gel şehrimizi al dememiştir."
Sayfa 56Kitabı okudu
İskender'in resmedildiğinin aksine Makedon standartlarına göre kısa boylu, megalomani ve paranoya belirtileri
gösteren, savaş taktiklerinin birçok askerî akademide işlendiği, tarihçilerin çoğu tarafından tarihin en başarılı kumandanı olarak kabul edildiği, Aristo'dan tıp, felsefe, din, ahlak ve mantık dersleri aldığı, yine tarihçilerin çoğuna göre en yakın
sırdaşı, generali ve koruması olan Hephaestion'la aralarında eşcinsel bir ilişki olduğu, onun ölümü üzerine altı ay boyunca yas tuttuğu, annesi Oiympias'ın İskender'in Zeus'un oğlu
olduğuna inandığı, büyük zaferlerinin ardından kendisinde ilahi güçler vehmetmeye başladığı, seferleri boyunca yaklaşık 16 bin km yol katettigi, yaralandığı savaşların ardından
savaş bölgesindeki halkı ibret- i âlem olsun diye katlettirdiği, üç karısı olduğu, askerlerine formda kalmaları için sürekli
soğan yedirdiği, öldükten sonra cesedinin içiçe geçmiş iki altın lahite konulduğu, seferleri için terk ettiği anayurduna bir daha dönmediği, flüt çalmaktan, tiyatrodan, şiirden ve avlanmaktan hoşlandığı bilinmektedir.
"Osmanlı İmparatorluğu'nun her bakımından kurucusu Fatih'tir... Fatih gelmeseydi, bildiğimiz Osmanlı İmparatorluğu kurulmazdı."
Sayfa 53 - Halil İnalcıkKitabı okudu