Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarihin Cinsiyeti

Fatmagül Berktay

Tarihin Cinsiyeti Gönderileri

Tarihin Cinsiyeti kitaplarını, Tarihin Cinsiyeti sözleri ve alıntılarını, Tarihin Cinsiyeti yazarlarını, Tarihin Cinsiyeti yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Olympe de gouges’in idamı:
''devlet adamı olmak istedi ve yasa onu, cinsiyetine yakışan erdemleri unuttuğundan dolayı cezalandırdı.''
Tarihsel olarak burjuvaziye özgü olan soyut hümanizmin in­dirgemeci mantığıyla genelleştirilen ve evrensellik iddiasını üstle­nen "insan" soyutlaması, aslında insanlığın yalnızca bir bölümünü temsil eder ve bu nedenle de onun "hakları" gerçekten evrensel de­ğil, kısmi haklardır.
Reklam
Tarihsel olarak burjuvaziye özgü olan soyut hümanizmin in­dirgemeci mantığıyla genelleştirilen ve evrensellik iddiasını üstle­nen "insan" soyutlaması, aslında insanlığın yalnızca bir bölümünü temsil eder ve bu nedenle de onun "hakları" gerçekten evrensel de­ğil, kısmi haklardır.
Eduardo Galeano, The Book of Embraces ( 1989)
İtaatsizliği cezalandırmak ve özgürlüğü disiplin altına almak için, aile geleneği, kadınları aşağılayan, çocuklara yalan söylemeyi öğreten ve korku hastalığını yayan bir terör kültürünü sürdürmektedir. İnsan haklarının evde başlaması gerekir.
"Geçmişin geri alınması ise, yeni bir gelecek yaratılmasının ön koşuluydu."
Tarih boyunca, hem erkeklerin hem de kadınların, mensup oldukları sınıf, ırk, dinsel topluluk vb. nedeniyle tarihsel geleneğin dışına itilmeleri çok sık rastlanan bir olgu, ama hiçbir erkeğin salt cinsiyeti nedeniyle dışlandığı görülmüyor. Oysa kadınlar için durum böyle değil; onlar, aidiyetleri ne olursa olsun, sırf cinsiyetleri nedeniyle ayrımcılığa tabi tutuluyorlar ve tarihin yazılması ve yorumlanması işleminden, daha genel olarak sembol yaratma işleminden dışlanıyorlar ve tarihin yapımına etkin olarak katılan özneler oldukları halde, kendi tarihlerini bilmekten alıkonuyorlar.
Reklam
"bilim" o denli uzun bir süre "adamlar"ın elinde kalmıştır ki,bilim kadınlarının fotoğraflarının altına "bilim adamı" filanca diye yazılması hiç kimseyi hâlâ rahatsız etmemektedir!
“Her zaman meçhul askerden daha meçhul birisi vardır: Meçhul askerin karısı.”
Yaşantılarımız, geçmişte olanlar tarafından, kararla­rımız da geçmişte olduğuna inandığımız şeyler tarafından belirlenir. Ve bireyin geçmişe ilişkin duyguları kendiliğinden oluşsa bile, tarih­sel bilginin "üretilmesi" gerekir; bu durumda da, tarihsel bilgiyi ki­min kayda geçirdiği, kimin yorumladığı, kısacası kimin "ürettiği" can alıcı bir önem taşır.
bu alanın bir iktidar ve egemenlik alanı olduğunun çarpıcı bir göstergesi
Kadınlar insanlığın yarısını, bazen daha da çoğunu meydana getiriyorlar ve bilinçli insan varlıkları olarak tarihin yapımına etkin biçimde katılıyorlar; üstelik toplumun varlığının sürdürülmesinde merkezi bir öneme sahipler. Öyle olduğu halde, tarih yazımından böylesine açık bir biçimde dışlanmış olmaları..
Reklam
Tarihçinin yapıtlarının, istenen türde toplumsal bilinçlilik biçimleri yaratılma­sında kullanıldığı çok sık görülen bir olgudur. Üstelik bu, yalnızca "resmi tarihler" için değil, "muhalif tarihler" için de geçerlidir. Çün­kü "muhalif tarih" de, çıkarlarını ve düşüncelerini dile getirdiği gru­bun bilincini yükseltir ve zamanla başkalarının tarihsel algılaması­nın değişmesine hizmet eder.
Geçmişi kendi amaçlarımız için kullanmak (geçmişe iliş­kin mitos yaratmak), ne denli soylu bir amaç için yapılırsa yapılsın, geçmişten öğrenmeyi ve böylece bugüne ve kendimize ilişkin bilgi­mizi genişletip derinleştirmeyi engelleyen bir şeydir.
Burası önemli hatta çokomelli..
Kolektif bilinçaltını bir yana bırakacak olursak, toplumun orga­nik belleği yoktur ve dolayısıyla her toplumun olayların kaydını tu­tan birine (eski Mezopotamya'da rahipler, geleneksel toplumlarda vakanüvisler, modem toplumda tarihçiler, vb.) ihtiyacı vardır. An­cak, olayların kaydının tutulması demek, aynı zamanda onların seç­meye ve yorumlamaya tabi tutulması demektir.
Hiç kimse, denemeden neler yapabileceğini bilemeyeceğine göre, ne yapabileceğimize ilişkin tek ipucu, geçmişte başka insanların neler yaptıklarıdır.
Oysa klasik tarih yazımı geleneği, temel araştırmadan ziyade (ve onun pahasına!) edebi ustalığa ve yoruma önem vermekteydi.
638 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.