Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İki Röportaj

Tarihin Yol Ağzında -İki Röportaj

Sezai Karakoç

Tarihin Yol Ağzında -İki Röportaj Sözleri ve Alıntıları

Tarihin Yol Ağzında -İki Röportaj sözleri ve alıntılarını, Tarihin Yol Ağzında -İki Röportaj kitap alıntılarını, Tarihin Yol Ağzında -İki Röportaj en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Reklam
Toynbee'nin dediği gibi, Osmanlı medeniyeti bitmiş, tükenmiş, ömrünü tamamlamış bir medeniyet değildir; durdurulmuş bir medeniyettir. Yani dış güçler tarafından zorla, kuvvetle durdurulmuş bir medeniyettir. O durma halâ devam etmektedir. Ama tarihin bir anında, bir hamle, bir atılım o durmayı yeniden bir gelişime ve dirilişe çevirebilir, çevirmelidir.
Rusya'nın siyasetine dair müthiş bir tespit
Rusya'yla bizim aramızda benzeşen bir taraf vardır. Rusya'da Çarlık çöktüğü zaman, oranın bazı aydınları, Avrupa'dan alınma, yeni bir rejim denediler. Bu yolla, hem Rusları, hem de boyunduruklarında olan ülkeleri tutmak istediler. Marksizme, sosyalizme sığındılar. 70 yıl sonra bu rejimin yürümediği, çöktüğü görüldü. 'Rusya çöktü' demiyoruz. Rusya çökmedi. Çöken rejimdir. Marksizm çöktü. Lenin feda edildi. Sovyet ismi feda edildi, tâ ki Ruslar ve Rusya yaşayabilsin diye. Orada da kalınmadı, tüm rejim feda edildikten sonra, bağlı ülkelerin ismen de olsa bağımsız olma fikri de kabul edildi. Tamamen reddedilmiş bulunulan dine geri dönüldü. Rus kimliği ve diğer kimlikler realist bir görüşle kabul edildi. Bu kadar büyük fedakarlıklanı göze alan bir kadro vardı orada ve bu atılımları yaptılar. Yapılanların neticesi henüz belli değildir, belki süreç daha bir süre devam edecektir, fakat eğer muvaffak olurlarsa, süper bir güç olan Rusya bağlı ülkeleri yine boyunduruğu altında tutacaktır. Rusya'da bütün bunlar olup biterken, onun benzeri bir dönem geçiren Türkiye'nin tıpatıp aynı şekil de kalması mümkün değildir. Bizde de, Osmanlı Devleti çöktüğü zaman Batıdan alınma, laik bir düzen kotarıldı. Bu, Batı'yı hiç eleştirmeyen, onu ideal, mükemmel bilen romantik bir düzendi. Bugün bu düzen de her tarafından sızım sızım sızlamaktadır. Bu bakımdan, bizim mutlaka yeniden, kökten bir gözden geçirmeye gitmemiz lâzımdır. Yoksa düzen çöktüğü anda altında kalma ihtimali vardır.
İnsanlık, gerek Batı'sı ve gerek Doğu'suyla gelip bir noktada tıkanmış kalmıştır. İşte bu tıkanma noktasının aşılışı, İslâm medeniyetinin yeniden dirilişiyle olacaktır.
Düşünürler düşüncelerini söylerler, arkadan gelen bir nesil de onu uygular.
Sayfa 11
Reklam
Tüm islam dünyasının yazısı ortaktır. Her çocuk, gerek batıda, gerek islam aleminde, yazı­ya başlarken, kutsal kitabından başlamaktadır. Ba­tı'da İncil, islam aleminde Kur'an'la. İncil, latince ol­duğundan latin yazısı Batı'da hakimdir. İslam ale­minde de Kur'an, islam harfleri ile yazıldığından ya­zı islam harfleri diyebileceğimiz Kur'an yazısıdır. Tek istisna Türkiye' dir. Bu sebeple, bizim, bağımsız­lığına kavuşma yolunda olan veya kavuşmuş bulu­nan türk islam ülkelerine latin harflerini önermemiz hiç de tarihin onay layahileceği gerçekçi bir öneri de­ ğildir.
Kader, bizim coğrafi olarak, dünya­nın ortasında olmamızı ön görmüşse bunun bir hik­meti vardır. Doğu ve Batı, her zaman tarihte ya ifra­tın, ya tefritin ülkeleri oldular. Ortadoğu ise, mede­niyetin ve barışın ülkesi. İslamın, bu sebeple, yeni­den geri dönüşü, korku değil, sevinç uyandırmalıdır.
Düşünceler uygulanmadığı zaman durgun suyun uğradığı âkıbete uğrarlar; bataklıklar oluşur ve sinekler ürer.
Milletimizin sınırları ne dağla,ne mayın tarlasıyla, ne nehirlerle, ne demir tellerle birbirinden ayrılabilir.Milletimiz sun'i sınırlarla parçalanmış durumdadır.
Reklam
Yeni baştan kendi kendimizi tarif etmek ve kendi kendimize kendimizi tasvir etmek zorundayız.
Sayfa 60
Sanatım, düşüncem ve davranışım birbirinden ayrılmıyor. Birbirini besleyen tavırlarımdır.
Düşünceler uygulanmadığı zaman durgun suyun uğradığı âkıbete uğrarlar.
Düşünceler uygulanmadığı zaman durgun suyun uğradığı âkıbete uğrarlar; bataklıklar oluşur ve sinekler ürer. Düşünce de, akan bir su gibi, toplumun ruhunda ve davranışlarında yeni arayışlar bulursa canlılığını koruyacaktır. O bakımdan, ben, milletimin hayat ve memat gününde, şiirimle, düşünce çalışmalarımla ve politik atılımımla aynı kişiliği sürdürdüğüm inancındayım.
Düşünceye gelince... Düşünce, sanatla eylem arasındaki köprüdür. Sanatla yola çıkan savaşçı insan, daha sonra otuz yılın olgunluğuna erince, düşünce döneminin büyük eşiğine ayak basacak, onun da arkasından eylem gelecektir. Çünkü, biz düşünce için düşünce üretmiyoruz; düşüncelerimiz toplumun sağlığı içindir ve tabii, bir gün, mutlaka uygulanmalıdır.
318 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.