"Bazen bağırarak ağlarım. O kadar sesli ağlarım ki insanlar ağlama sebebimi canımın acıdığına yorar. Aslında canım yanıyor ama fiziksel olarak değil! Yaşadığım bu şeyler ruhuma zarar veriyor. O kadar ki bazen ölmek istiyorum. Hayat fazlasıyla umutsuz görünüyor. Neyse ki sağduyumu hala kaybetmedim. "
"Neyim var bilmiyorum ama her zaman yaptığım gibi beni kırmalarını görmezden gelmekte zorlanıyorum. Belki de sorun olmadığını söyleme yalanına o kadar alışmıştım ki öylece ağzımdan çıktığında buna inanacağımı düşünüyordum. "
"Her acı geçer, her acıyı hafifletecek bir şey muhakkak vardır, bunu biliyorum. Sadece bazı acıları atlatması daha uzun sürer. Bazı kararları uygulaması daha zordur. Bazı insanları aklınızdan çıkartmak daha isteksizce gerçekleşir."
"Bir gün seni tamamen çözebilecek miyim, merak ediyorum. "
"Sanmam!" Diyorum çenemi kaldırıp kolamı yudumlarken. "Kimseye o derce yakın olmak istemem."
"Öyle mi?" Gözlerini kısıyor düşünceli bir tavırla. "Neden?"
"Çünkü insanlar nankördür."
"Hep senin suçun Marmara, inşallah suyuna işerler. Hoş, bunu yapan pislikler var ama daha fazla olması umurumda değil. Bu sene denize de giremiyorum. Bol sidikli suyunla sana mutluluklar!"
"Siz erkekler yok musunuz! Hepinizi bir kömürlüğe kapatıp dinamitle patlatmalı. Sonra parçalanan cesetleri birleştirip üstüne çıkarak çiğnemeli... Sonra... Sonra..."
Belki gezegenler bana yardımcı olur? Acaba Venüs, Neptün'e falan mı yaklaştı? Yoksa başka bir gezegen mi bize yaklaştı? Of be, gezegenler bile birbirine yaklaşıyor. Bir bana mı kimse yaklaşmaz?