Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Taş Kokusu

Aynur Engindeniz

Taş Kokusu Sözleri ve Alıntıları

Taş Kokusu sözleri ve alıntılarını, Taş Kokusu kitap alıntılarını, Taş Kokusu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birine karşı yüksek dereceli bir sevgi hissettiğimde, sanki o da beni o kadar çok sevmeliymiş gibi düşünüyordum hep. Bence bu benim en büyük hatam. Hep buradan kırılıyorum çünkü. Hem de yok yere.
Zaman hepimizi aynı anda sevemiyor. Tanrım, bunu sen de biliyorsun.
Reklam
Hayat bir bebek cesedi gibi. Toprağa koymaya kıyamıyorsun, kucağında tutmaya kalbin yetmiyor. Bunu kim değiştirebilir? İlaçlar? Terapiler?
Bir pencere önünde yıldızları yahut sokağı seyre dalıp kederle dolan yalnız Bahri değildir.
Reklam
"Bildim ki ademoğluna verilmiş en büyük ceza, sevdiklerinin gözünün önünde yaşlanıp ölmesini seyretmektir. Kavanozun içindeki bir çınar yaprağının gün gün bozulup çürümesini beklemek gibi. Yeşil, sarı, kızıl, kahverengi, kara... ve ölüm gelir yaprağa."
"Başkasının mazisine dokunmak, bir nevi kendi karanlığından kaçmak gibi bir şey. İyi geliyor, iyileştiriyor ruhumu bunlar."
O öğretmendi
Oysa o öğretmendi. Daima yapılı saçları ve güzel bacakları vardı. Hiç kışı olmayan bir ülke gibi. Onun da eve gittiğini, bir kapının kilidini açtığını, yer sildiğini, bir adama kadınlık ettiğini, ağladığını, burnunu sildiğini, hatta acıktığını bile hayal edemezdim.
"Kader hiçbir zaman zorlanmamalı. Bir şeyi ne kadar çok istiyorsan ve o şey senden ne kadar çok kaçıyorsa, olmadığında bir hayır vardır. Ama sen ille de olsun istiyorsan, her şeye rağmen, o şey olur. Sonrası kahır, hiç yanılmadım."
Reklam
Bildim ki Ademoğluna verilmiş en büyük ceza, sevdiklerinin gözünün önünde yaşlanıp ölmesini seyretmektir.
Hiçbir zaman daha kötüsü de olabilirdi diyerek derdimi sevemedim. Çünkü ben ne yaşıyorsam, daha kötüsü başıma gelene kadar benim için en kötüsü odur. Bizi başkalarının dertleriyle tehdit edip sindiriyorlar.
"Her zamanki gibi çarçabuk olana değil olacağa odaklanıyorum. Devlet işi durmaz, akar. Bir şey olmadıysa bunda bir hikmet vardır. Demek ki daha mühim bir şey olacaktır. Hayatın ahengi böyle. Her şey çark gibi birbirine geçmiş. Bu beni korkutmuyor mu? Hem de nasıl. Bu belirsizlik, bu acizlik, bu yalnızlık... Her an tepene bir bela isabet edebilir ama sen bunu bilmeden şarkını söylüyorsundur. İçindeki ses her zaman kötü bir akıbete hazırlıklı olmanı söylese de başka ve daha güçlü bir ses, yaşamın devamı için o kötü sesi bastırıyor..."
... Sessizlik, kutsal ve saydam bir gerçeklik gibi hepimizin üzerinden, altından ve yanlarından dolanıp sahici bir sese dönüşerek kulaklarımızdan içeri süzülüyordu. Bu öyle güzel bir duyguydu ki, kimsenin bu ulvi anı bozası yoktu. Bozuk aralıklarla sigaralardan çekilen derin nefesler de olmasa, orada hayat olmadığına yemin edebilirdi. Hepimiz bir yarayla buradaydık. Tepeden bakınca hangimiz fakir, hangimiz zengin, hangimiz alim, hangimiz cahil belli olmuyordu. Bu eşitliği sevmiştim. Hayatın hiçbir kademesinde böylesine eşit bir insanlık görülmemiştir. Bütün o felsefenin, sosyolojinin, psikolojinin, yahut toplum ve insanı barıştırmak için oluşturulan onlarca alt dal bilimin hedeflediği üstün insan topluluğu buydu işte. Eşitlik ve özgürlük buradaydı. Fazladan, insan olarak iyi görünmek, zeki olmak, düşünceli, cömert falan olmak zorunda değildik. Hele ki güçlü görünmek için çırpınmak zorunda kalmayışımızın rahatlığı tarifsizdi...
Ölümden beter bir şey varsa, o da henüz hayattayken yaşamdan ümidi kesmektir. O zaman odalar kabir, döşekler tabut olur insana.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.