Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tatlıcım

Özkan İrman

Tatlıcım Hakkında

Tatlıcım konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

“Tatlıcıııı” diye bağırması kulaklarım da hala. Gecenin üçünde kalkar saat altı buçuğa kadar bitirirdi işini, tıpkı atasından gördüğü gibi. ‘Bursa tatlısı’ derlerdi onun tatlısına. Kimse yapamaz, yapmaya kalksa tutturamazdı. Tutturamazlardı tutturmasına da bu rakipsizliğe rağmen ne babası, ne kendisi bir karış uzamadı ömürleri boyu. Dört çocuğun derdi, okuldu, bayramdı, seyrandı derken elde avuçta kalmazdı. Tatlıcı, iş iyiyse rakı, işler kesatsa şaraba vurur iki kadeh parlatmadan eve varmazdı. Tek hovardalığı akşamcılığıdır sanmayın sakın! Küçük ekmek teknesiyle tatlıcılık yapan Tatlıcı Can beş fabrikası olan bir holding sahibi kadar işine, en zıpkın zampara kadar uçkuruna düşkün biriydi. Sert kayalar, dev buzullar vardır hayatta birden karşımıza çıkıveren. İşte o beklenmedik çarpışma, kaptanın iyisine kötüsüne bakmaz paramparça eder teknesini... Küçük ekmek teknesiyle tatlıcılık yapan Tatlıcı Can, rotası belli olan yolculuğunda neler yaşadı? Kim bu Tatlıcı? Biraz ben miyim, biraz sen misin bilmem! Ama Tatlıcı vardı. Yaşadı... Her gün onunla karıp tatlının hamurunu, onunla kızartıp, onunla ravağa yatırdım… Size Tatlıcım'ın hayatını anlattım… Tatlıcı hala var mı? Yaşamaya devam ediyor mu? Ben tatlıcıyı bilirim. Ve herkes bilsin isterim Okuyun, okuyun da öğrenin kimmiş bu Tatlıcı?
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 10 dk.Sayfa Sayısı: 112Basım Tarihi: 27 Kasım 2020Yayınevi: Majör Yayınları
ISBN: 9786058168626Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 85.7
Erkek% 14.3
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Özkan İrman
Özkan İrmanYazar · 28 kitap
1964 yılında Bursa’da doğdum. Henüz okula bile başlamadan babamın yanında ekmek parası serüveniyle tanıştım. Önceleri şunu al, şunu ver derken kendimi bulaşık yıkarken, boş toplarken, kuyruklarda beklerken buldum. İlkokula ‘kendi muhitim’ olan Hamzabey’de başladım. Okula giderken bir yandan da en küçük zamanı bile babamın üç tekerlekli arabasının yanında geçirir olmuştum.1970’li yıllar babamın yedeğinde Pirinç Hanı’na gidip gelerek geçti. Orası benim hem oyun parkım hem işyerimdi. Aslında oyun neydi, iş neydi? Onun bile ayrımında değildim tam. Çocukluk işte. Muradiye Ortaokulu’ndan sonra, Tophane Endüstri Meslek Lisesi günlerim başladı ama Pirinç Hanı yine hep hayatımdaydı. Ben bir mezeci çırağıydım, derken işin kalfası oldum, ustası oldum. Hem lise bitti hem Pirinç Hanı. Babam emekli oldu. Ben de SKT yağ keçe ve rulman fabrikasına işçi olarak girdim. Orada çalışırken gazete ilavelerinden de üniversiteye hazırlandım. Bugünkü adıyla Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İşletme Bölümü’nü kazandım. O zaman adı; Dokuz Eylül Üniversitesi Muğla İşletmecilik Yüksek Okulu idi. Okuldan sonra askerliğimi yedek subay olarak; Karakozak Türbesi dahil Suriye sınırında dört değişik karakolun, karakol komutanı olarak yaptım. Geceleri pusularda geçen zor günlerdi. Askerlik bitimi 1988 yılında Bursa’ya döndüm. Aynı yıl havlu sektöründe satış mümessili olarak çalışma hayatına atılmamın bir yıl sonrasında üniversiteden arkadaşım olan Selvinaz Hanım’la dünyaevine girdik. Çalıştığım havlu sektöründe hep kendi markamı yaratmanın hayalini kurdum ve 1994 yılında ufak bir dükkanda başlayan Minteks maceramı 22 yılda yeniliğe ve kaliteye önem veren büyük bir şirket haline getirdim. Selvinaz Hanım’la evliliğimizden Irmak İrman Gazioğlu, İsmail Arda İrman ve Ali Tuna İrman isimlerinde üç çocuğumuz bulunuyor. Bugüne kadar çevremde olup bitenleri gözlemleyerek ve hafızama kayıt ederek geçen günlerimden sonra Mezeci Çırağı Pirin Hanı, Kafamın Tasını Attıran Şeyler, Sizin Çentiğiniz Var Mı, We Are Going To Finland, Ortak Hadi Gel Batalım, Gül Ağacı Gül Beni ve Sosyal Medya Cinayetleri isimli 7 kitabımı* okurlarımla buluşturdum. Bunun yanı sıra bu yaz bir sinema filmi macerası geçti başımızdan. Laf ok gibidir derler ya bir TV programında ağzımdan dökülüveren “belki ben filme çekerim” sözü ok oldu hedefi vurdu. Pirinç Hanı Mezeci Çırağı kitabım senaryolaştırılarak beyazperdeye uyarlandı. Babam Mezeci İsmail Hakkı’ya karşı olan vefa borcumun bir kısmını da bu şekilde ödemiş oldum. Bursa ile birlikte büyüyen ben, gözümün gördüğü yüreğimin hissettiği her şeyi kaleme almaya devam ediyorum.