Bey korumaları, Börüler…
Çok sevdi bu adı. Hemen ardından başka bir soru düştü usuna.
“Kaç Börü uygun olur eksiksiz bir koruma için?”
….
“Buyruk için can verir mi?”
“Verir!”
“Atla deyince, okun önüne atlar mı?”
“Atlar…”
Yavaş yavaş kesinleşiyordu sayı.
“Kırk Börü… On sol yana, on sağ yana, on ardına ve on önüne…”
En doğrusu buydu. Beyden ve onun oğuşundan, hanımından, çocuklarından, çadırından sorumlu kırk yiğit.
Bozkır kişisi, düş kişisidir. Bozkır, yapısıyla düşe zorlar kişioğlunu. Birbirlerine bağlı düşler zinciri içinde büyür, yürür, kendini bulur. Başarılan her şey düşlerin eseridir. Tutunacak daldır ve gerçekten olmalıdır düşler.
“Ne sözünden ne özünden döneceksin. Bir kez dönersen, hep dönmeni beklerler. Buyruklarının hiçbir anlamı kalmaz. Bey, en son konuşur, bir kez konuşur. Asla unutma! Yalnız boy içinde değil, bütün acun da geçerlidir bu töre.”