Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tevhid Risaleleri 4

Abdullah Yıldırım

Tevhid Risaleleri 4 Sözleri ve Alıntıları

Tevhid Risaleleri 4 sözleri ve alıntılarını, Tevhid Risaleleri 4 kitap alıntılarını, Tevhid Risaleleri 4 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İbrahim'in milletinden başkası, putlara ibadet etmekten kurtulamamıştır. Sonuç olarak, yeryüzündekilerin çoğu putlara ibadet etme fitnesine kapılmıs ve bundan İbrahim (aleyhisseIam)'ın milletine tabi olan Hanifler dışında kimse kurtulamamıştır. Yeryüzünde putlara ibadet işi Allah'u Tealâ’nın haber verdiği gibi Nuh (aleyhisselam'ın kavmi tarafindan başlatımış ve putların bekçileri, görevlileri, perdedarları ve de putlara ibadetin kurallarını anlatan kitaplar yeryüzünü doldurmuştur Haniferin imamı İbrahim (aleyhisselam) şöyle demiştir; Beni ve çocuklarımı putlara ibadet etmekten uzak tut!" (İbrahim,35)
Şeyhu'l-İslam, kelamcılara ve onlara benzeyenlere karşı olan reddinde şöyle demiştir: "Bir kavimde; zekâ, kavrayış, zühd ve ahlak olması o kavme saadet getirmez, saadet ancak bir olan Allah'a iman etmekle gerçekleşir. Zekânın kuvveti, bedenin kuvveti menzilesindedir. Rey ve ilim ehli de, mülk ve yönetim sahipleri menzilesindedir. Bütün bunlar, ortağı olmayan tek olan Allah'a ibadet edip yegâne ilah olarak onu tanyarak, diğer ilahlan terk etmedikçe fayda sağlamaz. işte bu, "La ilahe illallah" sözünün manasıdır ki onların (filozofların) hikmetinde bu yoktur, tek olan Allah'a ibadet edip mahlâkata ibadeti nehyetmek gibi hususlar onların hikmetinde, felsefesinde yer almaz. Bilakis dünyadaki bütün şirkler onların cinsinden kişilerin görüşlerine dayanarak icad edilmiştir. Onlar șirki emredenler ve yapanlardır. Onlardan șirki emretmeyenler ise ondan nehy etmez. Bilakis hem tevhidi hem şirki bir arada kabul ederler. Eğer muvahhidleri tercih ederlerse, öylesine tercih ederler. Onların içindeki başkaları ise müșrikleri tercih eder. Böylece ikisine birden karşı çıkmış olurlar. Bunu iyi düşün, çünkü bu gerçekten çok faydalıdır.
Reklam
"Onlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan da aşağıdırlar." (A'raf,179) Öyle ki bu cahillerden kendisini ilme ve fıkha nisbet eden bazıları "Kiblemize yönelen hiç kimse kafir olmaz" diyecek duruma gelmişlerdir. Hâlbuki Ehl-i Sünnetin "Kıble ehlinden hiç kimseyi günahlarından ötürü tekfir etmeyiz." sözünden kastı küfür ve şirk haricindeki günahlardan ötürü kıble ehlinden kimseyi tekfir etmeyiz anlamındadır. Gerek șeyhin zamanındaki gerekse günümüzdeki batıl ehli ise bu sözü kıbleye dönerek namaz kılan birisi küfür ve şirk ișlese de tekfir edilmez ma'nasında kullanmaktadırlar. Halbuki böyle bir ma'na, imamların ittifakıyla batıldır. Ebu Ubeyd Kasım bin Sellam'ın senediyle naklettiğine göre ibn Mesud Radyallahu anh șöyle demiștir: <Bir kul Allah'tan başkasına kurban kesmedikce veya_Allah'tan baskasına namaz klmadıkça şirke ve küfre girmez> (Kitab'ul Iman, 95 no: 29,Mektebet'ul Mearif 1421) Bundan dolayı, kendi döneminde Hanbelilerin ve Ehl-i Sünnet'in imamlarından birisi olan İmam el-Berbehari Rahimehullah "Şerh'us Sunne" adlı eserinde șöyle demektedir: <Allah'ın Kitabı'ndan bir ayeti inkâr etmedikçe yahut Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hadislerinden birini inkâr etmedikçe veya Allah'tan başkasına namaz kılmadıkça; ya da Allah'tan baskasına kurban kesmedikce Ehli Kıble'den hic kimse İslam' dan çıkmaz. Bunlardan herhangi birini yaparsa, onu İslâm'dan çıkarmak (tekfir etmek) senin üzerinde bir yükümlülüktür.>
İbn'ul Kayym Menazil șerhinde söyle demiştir: Tek ve Samed olan Allah'tan başka ibadete layık ilah olmadığına șehadet etmek -ki O, doğurmamış ve doğrulmamıştır onun benzeri hicbir șey yoktur.- işte bu apaçk Tevhid olup en büyük șirki de reddetmektedir. Tevhidin azameti sebebiyledir ki, onun adma kıble tayin olundu, bunun için kanlara ve mallara karşı zimmet (dokunulmazlık) tahsis edildi, bu sayede Daru'l-küff, Darul-islam'dan ayrlmış bulundu. Onun kabul vasıtasıyla insanlarn dine girmesi geçerli oldu. Kalbin kabulünün geçerli kıldığı doğru bir șehadet ile şüpheden, şaşkınlıktan ve kuşkudan kurtulmalarından sonra, șayet güzel bir şekilde istidlal etmezlerse (Tevhiď'in delilerini araștırıp ortaya koymazlarsa) işte bu, șahitlerle sıhhat kazanan avamın tevhididir. Şahitlerden kasıt, risalet ve mahlûkâtır ki bunlar sem (işitmeye dayalı delillerle yani naslar) yoluyla vacip olur, Hakk göstermekle bulunur, șahitlerin görüntüleriyle (göstermeleriyle) de büyür.
Şayet "Tevhid güzeldir, din haktır ancak tekfir ve savaş hariç" denirse cevaben denilir ki; Tevhid ile ve Rasulün (sallallahu aleyhi ve sellem ) dini ile amel edin, tekfir ve savaş hükmü (üstünüzden) kalksın!
Malum olduğu üzere hüccetin ikamesinin manası, Allah'ın ve resulünün kelamıı Ebu Bekir es-Sıddık'ın anladığı gibi anlaması değildir. Bilakis, Allah'ın ve resulünün kelamı ulaştığında ve özür olacak unsurlardan da soyutlandığında bu kimse kâfirdir. Tıpkı tüm kâfrlere Kur'an ile hüccetin ikame olunması gibi. Bununla beraber Allahu Teâlâ șöyle buyurmuştur; "Onların kalpleri üzerinde anlamamaları için örtüler, kulaklarına da ağırlık koyduk" (En'am,25)
Reklam
Şeyh Muhammed B. Abdulvehhab'ın Akidesi
Size haber veriyorum ki-Allah'a Hamd olsun!- benim kendisiyle Allah'a ibadet ettiğim akidem ve dinim, Ehl-i Sünnet ve'l- Cemaat'in yoludur ki bu yol dört (mezheb) imammin ve kıyamet gününe kadar onlara tabi olanlar gibi müslümanların imanlarının yoludur. Lakin ben insanlara, dini Allah'a has kilmalanını bildiriyorum. Onları, peygamberlere ve sâlihlerden olan dirilere ve ölülere ve de başkalarına duada bulunmaktan (nehy ediyor) ve kendisiyle Allah'a ibadet edilen adak adamak, kurban kesmek, tevekkül etmek, secde etmek ve bundan başka yalnızca Allah'ın hakkı olan ve de ne mukarreb (Allah'a yakın kılınan) bir melek ne de gönderilmiş bir nebinin Allah'a ortak klınmaması gereken ibadetlerde Allah'a şirk koşmaktan nehy ediyorum. Bu, ilkinden sonuncusuna kadar bütün rasullerin ortak davetidir ve bu, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in yoludur.
Kimisi vardır Tevhid'in manasını idrak etmez. Kimisi de Tevhidin gerekleri ile amel etmez. Kimisi de Tevhid'in hakikatini akletmez, anlamaz. Bundan daha tuhaf olani ise kimisi de vardır ki Tevhiď'in manasını bir yönden kavrar, fakat Tevhide ve Tevhid ehline de bir yönden düşmanlk eder. Bundan da tuhaf olanı ise kimisi vardır ki Tevhid'i sever (Tevhid'e meyleder) ve kendisini de Tevhid ehline nisbet eder de Tevhid'in dostları ile düşmanlarının arasını ayırmaz.
Eğer Tevhid'in hakkı (size göre) onu ikrar edip, hükümlerinden yüz çevirmek ve üstüne üstlük nefret edip düşmanlık göstermek ise, Allah'a and olsun ki bu küfrün bizzat kendisi ve en açığıdır. Her kime herhangi bir șeyden dolayı bu mesele karışık gelirse (anlaşılmaz hale gelirse) Peygamberimizin ve ashabmın hayatını dikkatlice incelesin.
Kendisine hüccet ikame olunan muayyen kişi tekfir edilir.
Reklam
Hiçbir kişi ve topluluk kendisine Ehl-i Sünnet ismini vermek ile bu kurtulan firkaya dâhil olmaz. Ehl-i Sünnet'in en bariz vasfi hayırlı ilk üç nesil olan Selef-i Salihin'e tabi olmak ve onlardan sonrakilerin sözlerine karșı temkinli olmak, halefin çıkarttğı bid'at ve münkerlerden uzak durmaktır. Sahih'de İmran bin Husayn (radryallahu anh)'dan rivayet edildiğine göre Rasululah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur; Ümmetimin en hayırlsı benim çağımdır. Sonra onların ardindan gelenler. Onlardan sonra daha sonra gelenlerdir. imran Radıyallahu Anh, kendi çağından sonra iki nesil mi üc nesil mi zikretti bilemiyorum der- Onlardan sonra şahitligi istenmediği halde şahitlik yapan, hıyanet eden ve kendisine güvenilmeyen; adak adayan, fakat yerine getirmeyen ve aralarıda şişmanlık (yeme-içme düşkünlüğu) baş gösteren bir toplum gelecektir."
İşin hakikati Ömer (radıyallahu anh)'ın dediği gibidir: «İslam'da cahiliyeyi tanımayan kimseler yayılması halinde İslam'ın bağları düğüm düğüm sökülecektir.» İşte kişi, Kur'an'ın ayıpladığı, yerdiği şirki tanımadığı zaman onun içine düşer. O zaman da kendisinin cahiliye ehlinin üzerinde bulunduğu yolda hatta onun daha da yukarısında mı veya aşağısında mı, yoksa daha mı şerli bir yolda mı olup olmadığını kestiremez. İşte böylelikle İslam'ın bağı düğüm düğüm sökülür de, ma'ruf münker, münker ma'ruf olur, bid'at sünnet, sünnet bid'at olur. Temiz bir imana, saf bir Tevhid'e sahip olduğu için kişi tekfir edilir (ona harici denilir). Rasûl'e tabi olduğu için bid'atçi addedilir. Yüce ve Azim olan Allah'tan başka güç ve kuvvet sahibi yoktur.
Sayfa 117Kitabı okudu
Kişinin İslam'a gireceği tevhid (Rububiyyet Tevhidi ile beraber) Uluhiyyet Tevhidi’dir. Bu tevhid türü ise Allah'tan başkasina ister bir melek olsun isterse de bir peygamber olsun ibadet etmemektir.
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Peygamber olarak gönderildiği vakit, cahiliye insanları Allah'la beraber çeşitli varlıklara ibadet etmektelerdi. Onlardan kimisi putlara ibadet ederken, kimisi de İsa (aleyhisselam)'a veya kimisi meleklere dua ediyorlardı. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onları bundan nehy etti ve Yüce Allah'ın kendisini, Allah'ın birlenmesi ve meleklere ve peygamberlere dua edilmemesi için gönderdiğini haber verdi. Her kim O'na uyar ve Allah'ı birlerse o Lailaheillallah'a şehadet etmiş olur. Her kim de O'na isyan eder, İsa (aleyhisselam)'a ve meleklere dua eder, onlardan yardım ister, onlara iltica ederse, o kimse - Allah'tan başka kimsenin yaratamayacağını ve rızık veremeyeceğini ikrar etse dahi- Lailaheillallah kelimesini inkâr etmiş olur.