His Dark Materials 3

The Amber Spyglass

Philip Pullman

En Eski The Amber Spyglass Sözleri ve Alıntıları

En Eski The Amber Spyglass sözleri ve alıntılarını, en eski The Amber Spyglass kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Onlara hikâyeler anlat. Bizim bilmediğimiz buydu. Bunca zaman, hiç bilmiyorduk! Ama onların gerçeğe ihtiyacı var. Onları besleyen bu. Onlara gerçek hikayeler anlatmalısın. O zaman her şey yoluna girer, her şey. Onlara hikayeler anlat, yeter." Hepsi buydu, sonra kadın kayboldu. Açıklanamaz bir biçimde unuttuğumuz bir düşü aniden hatırladığımız ve uyurken hissettiğimiz her şeyi aniden, sel gibi hatırladığımız o anlardan biri gibiydi. Mary'nin Atal'a anlatmaya çalıştığı düş, gece-resmi buydu; ama Mary onu yine bulmaya çalıştığında çözülmüş, dağılmıştı. Tıpkı bu varlıkların açık havada dağıldığı gibi. Düş gitmişti. Geriye yalnızca o duygunun tatlılığı ve onlara hikâyeler anlat, tembihi kalmıştı. Mary karanlığa baktı. O sonsuz sessizliğin içinde görebildiği kadarıyla, binlerce, binlerce hayalet geliyordu, tıpkı yuvalarına dönen mülteciler gibi. "Onlara hikâyeler anlat," dedi kendi kendine.
Sayfa 464 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Ama cadılar çok haşin," dedi Lyra "Ama kadın ona aşıksa..." "Eh" dedi Mary, "aşk da haşindir."
Sayfa 471 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Ama babam annemi seviyordu," dedi Will. "Anneme babamın onu hiç aldatmadığını söyleyebilirim." Will'e bakan Lyra, Will âşık olursa, onun da böyle olacağını düşündü.
Sayfa 471 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Ilık havada akşamın usul sesleri asılıydı: bataklıktaki sonsuz şıpırtı ve emme sesleri, böcek çıtırtıları, martı ötüşleri. Gelgit dalgaları iyice çekilmişti, bu yüzden kumsal boylu boyunca açığa çıkmış, parlak güneş altında ışıldıyordu. Kumların üst tabakasında bir milyar minik çamur yaratığı yaşıyor, besleniyor ve ölüyordu. Minik kalıplar, nefes delikleri ve görünmez hareketler, tüm manzaranın yaşamla kıpır kıpır olduğunu gösteriyordu.
Sayfa 471 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Eskiden rahibeydim. Fiziğin Tanrı'yı yücelterek yapılabileceğini düşünüyordum. Sonra Tanrı olmadığını ve zaten fiziğin daha ilginç olduğunu anladım. Hıristiyan dini çok güçlü ve ikna edici bir hata, o kadar."
Sayfa 473 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Bir başkasının sevgisi olmadan iyi, mutlu ve halimden memnun olduğuma inandırmıştım kendimi."
Sayfa 476 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Aşık olmak Çin gibiydi: Orada olduğunu bilirsiniz, ilginç olduğundan da kuşkunuz yoktur, başkaları oraya gitmiştir ama siz hiç gitmeyeceğinizi bilirsiniz. Tüm hayatımı Çin'e hiç gitmeden geçirmiştim ama fark etmezdi çünkü Çin dışında, ziyaret edecek koca bir dünya vardı."
Sayfa 476 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Genelde kızlar birlikte dans eder çünkü oğlanlar onları dansa kaldıramayacak kadar utangaçtır. Ama bu oğlan -onu tanımıyordum- beni dansa kaldırdı ve böylece ilk dansı ettik, sonra da bir sonrakini ve sohbet etmeye başladık. Birinden hoşlanmanın nasıl olduğunu bilirsiniz, hemen anlarsınız. Eh, ben ondan çok hoşlanmıştım. Ve konuşmaya devam ettik. Sonra doğum günü pastası geldi. O bir parça marzipan aldı ve nazikçe ağzıma koydu. Gülümsemeye çalıştığımı, kızardığımı ve aptal gibi hissettiğimi hatırlıyorum. Sırf bu yüzden, marzipanla dudaklarıma nazikçe dokunduğu için ona aşık oldum." Mary bunu söylerken, Lyra bedenine tuhaf bir şey olduğunu hissetti. Saç köklerinde tuhaf bir kıpırdanma olmuştu. Daha hızlı solumaya başlamıştı. Hiç macera trenine binmemişti, öyle bir deneyime yaklaşmamıştı bile ama binmiş olsa, göğsündeki duyguyu tanırdı: Aynı anda, hem heyecan hem korku hissediyordu ve neden olduğuna dair en ufak fikri yoktu. Vücudunun diğer parçaları da etkilendikçe duygu sürdü, derinlești ve değişti. Orada olduğunu bilmediği büyük bir evin anahtarlarını bulmuştu sanki bir şekilde içinde olan bir ev ve anahtarı çevirdikçe binanın derinliklerinde, karanlıkta başka kapıların da açıldığını, ışıkların yandığını hissediyordu. Dizlerine sarıldı ve nefes almaya bile cesaret edemeden titreyerek oturdu. ...
Sayfa 476 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Sanırım o partideydi, başkasında da olabilir, ilk defa öpüştük. Bir bahçedeydik ve içeriden müzik sesi geliyordu. Ağaçların arasındaki sessizlikte ve serinlikte. İçim sızlıyordu - bedenim onu özlüyordu ve onun da aynı şekilde hissettiğini anlayabiliyordum. Ama ikimiz de harekete geçemeyecek kadar utanıyorduk. Hemen hemen. Ama birimiz bekIeneni yaptı ve sonra hiç zaman geçmeden -kuantum sıçrayışı gibiydi, aniden- öpüşüyorduk ve ah, Çin'den de öteydi, cennetti. "Yarım düzine kez daha görüştük, o kadar. Sonra taşındılar ve onu bir daha görmedim. Öylesine tatlı, öylesine kısa bir dönemdi... Ama olmuştu işte. Biliyordum. Çin'i görmüştüm." Çok tuhaftı: Lyra onun ne anlatmaya çalıştığını çok iyi biliyordu ama yarım saat önce buna dair hiç fikri yoktu. Ve içindeki tüm kapıları açık, tüm odaları aydınlık olan o zengin ev sessizce, umutla bekliyordu. ...
Sayfa 477 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"O akşam, saat dokuz buçukta, Portekiz'deki o restoran masasında," diye devam etti Mary, Lyra'nın içinde süren sessiz dramdan bihaber, "biri bana bir parça marzipan verdi ve tüm anılarım geri geldi. Şöyle düşündüm: Gerçekten de hayatımın geri kalanını bu duyguyu yaşamadan mı geçireceğim? Dedim ki: Ben Çin'e gitmek istiyorum. Orası hazineler, gariplikler, sırlar ve coșkuyla dolu. Doğrudan otele dönersem, dualarımı edip rahibe günah çıkarıp bir daha baştan çıkmamaya söz verirsem, birisine bir faydam dokunur mu? Ben üzüldüğüm için bir başkasının durumu düzelir mi? "Yanıt geldi - hayır. Kimseye faydam dokunmazdı. Endişelenecek, kınayacak, iyi bir kız olduğum için beni kutsayacak kimse yoktu, kötü olduğum için beni cezalandıracak kimse de yoktu. Cennet boştu. Tanrı öldü mü, yoksa baştan beri Tanrı yok muydu, bilmiyordum. Her durumda, özgür ve yalnız hissettim. Mutlu muydum, yoksa mutsuz mu, bilmiyordum ama çok tuhaf bir şey olmuştu."
Sayfa 478 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
226 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.