"- Hey yarabbim! Şu dünyada öyle mütefekkirler varmış ki... Kainatın sırlarına ilgisiz olurlarmış. Öyle kimseler varmış ki... Burunlarının ötesini görmek bile istemezlermiş... Şehirde oturan bazı kimseler, uzaklara gitmek arzusunu hayalden bile geçirmezlermiş, Allah Allah!.."
Sayfa 16 - Türk Edebiyatı Vakfı, 2. Baskı, Mart 2003Kitabı okudu
Aa... Olmalı! İnsanın köpekleri olmalı... Ne zeki hayvandır köpek! Bakın! Benim vardı bir köpeğim. Bir tazı. Adını "Ponto" koymuştum. Uzatmayayım, bir sabah ava çıktık. Bir çiftliğe girmişiz. Bir ıslık sesi duyuldu ve Ponto, mıhlanmış gibi kalakaldı. Ben ilerledim, onu çağırının ama nafile... Bir adım atmaz... Pontoo! Pontooo!" diye gırtlağım yırtılır. Onun kılı bile kıpırdamaz. isyan ediyor açıkça. "Bunda bir şey olsa gerek." dedim. Dönüp yanına geldim. Baktım bir kurşun !evha. Koca Pqnto! Gözünü o levhadaki yazıya dikmiş, büyülenmiş gibi duruyor. Orada ne yazsa beğenirsiniz efendiler? Aynen şöyle:
"Kır Bekçileri Bu Çiftliğe Giren
Köpekleri Vurmak Emrini Almıştır"
Sayfa 21 - Türk Edebiyatı Vakfı, 2. Baskı, Mart 2003Kitabı okudu
Ölümünün doğurduğu büyük üzüntüyü Stefan Zweig'den dinleyelim:
''Ne vakit ki Dickens öldü, ne vakit ki o meş'ale söndü, sanki bütün İngiltere bir uçtan bir uca yırtılıp parçalandı. Sokakta birbirini hiç görmemiş olanlar bile onun ölümünü konuşuyorlardı. Kaybedilmiş bir savaştan sonra görülen elem gibi, bir bozgun acısı bütün Londra'yı sarmıştı. Onu İngiltere'nin Panteon'u olan Wesminster Manastırı'nda, ölümsüz Shakespeare'in yanına gömdüler."
Sayfa 10 - Türk Edebiyatı Vakfı, 2. Baskı, Mart 2003Kitabı okudu
Güneşin haşmetine hayran olmak isteyen bir insan, şafakla beraber kalkmalı, diye düşündü. Heyhat! Hayat dediğimiz şey de aynen buna benzemiyor mu? En güzel zamanımız, gaflet içinde ve çabucak geçip gitmiyor mu?
-Efendim! Efendim!
-Ne var Sam?
-Bizim şu atların da, birkaç ay kodese tıkılmasını istiyorum.
-O neden Sam?
-Bir cehennem taşımanın ne demek olduğunu anlasınlar diye..
Eskici, piposunu silkeledikten sonra yanı başına bıraktı. Yorganını başına çekti. Yoksul uykusuna dalıp, yoksul rüyaları görüp insanoğullarının işlediği bunca haksızlık ve kötülükleri unutmaya çalışacaktı.