Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tüketim Toplumu, Nevrotik Kültür ve Dövüş Kulübü

Hakan Övünç Ongur

Tüketim Toplumu, Nevrotik Kültür ve Dövüş Kulübü Gönderileri

Tüketim Toplumu, Nevrotik Kültür ve Dövüş Kulübü kitaplarını, Tüketim Toplumu, Nevrotik Kültür ve Dövüş Kulübü sözleri ve alıntılarını, Tüketim Toplumu, Nevrotik Kültür ve Dövüş Kulübü yazarlarını, Tüketim Toplumu, Nevrotik Kültür ve Dövüş Kulübü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Başlangıç
Eğer bunu okuyorsan, bu uyarı senin için. Bu hiçbir işe yaramayan kaliteli baskıdan okuduğun her sözcük, hayatından harcanmış bir diğer saniye demek. Yapacak başka işin yok mu? Hayatın sahiden bu kadar boş mu da bu anları harcayabileceğin daha iyi bir yol aklına getiremiyorsun? Yoksa tüm saygını ve itimadını teslim ettiğin otorite figürlerinden bu kadar mı etkileniyorsun? Okuman gerektiği söylenen her şeyi okuyor musun? Düşünmen gerektiği söylenen her şeyi düşünüyor musun? Sana gerçekten ihtiyacın olduğu söylenen her şeyi satın alıyor musun? Evinden dışarı çık. Karşı cinsten biriyle tanış. Haddinden fazla alışverişi ve mastürbasyonu bırak. İşinden ayrıl. Bir dövüş başlat. Halâ hayatta olduğunu ispat et. Eğer insan olduğunu kanıtlayamazsan bir istatistik olursun. Seni uyardım…
İnsanların bu kadar fark edilme çabalarının nedeni
Tüketim toplumunun organize bir biçimde bireylikten sürüde yer alan siluet­lere çevirdiği insanlar, dikte edilmiş eylemleri ile fark edilirliklerini kaybetmiştir.
Reklam
Katılanlar?
Her şeyin bir görüntüden ve gösteriden ibaret olduğu tüketim kültüründe, hiç kimse spor salonuna daha sağlıklı olmak/kalmak için gitmez. Amaç her zaman daha iyi görünmektir. Daha sıkı bir cilt, daha kaslı bir vücut, daha fit bir görünüm.Vücutlarını şekilden şekle sokan, germe­ esneme hareketleri yapan, terleyen, yarı-çıplak insanlar için aynı za­manda, bolca cinsel çağrışıma sahip, sosyal bir tanışma ortamıdır spor salonları. Erkeklere de, kadınlara da aynı rolleri dayatır. Tüketmek ve tüketilebilmek için güzel görünmek zorunda olduklarını hatırlatır.
"Reklam imgesi alıcıdan, aslında onun kendisine karşı duyduğu sevgiyi çalar; sonra da bu sevgiyi ona, alacağı ürünün fiyatına yeniden satar"
Eğer kültür endüstrisi bir eğlence katedrali ise onun yarattığı top­lum da, Guy Debord'un betimlediği gibi, bir gösteri toplumu olacaktır.
Kopyaların kopyalarının kopyaları . . .
Etrafınıza bir bakın. Uzaklara değil, yanı başınıza. Yanınızdakilere. Sevdiklerinize. Sevmediklerinize. Bir gün boyu, bir ay boyu, bir yıl boyu yaptıklarınıza bir göz atın. Ne kadar farklılar birbirlerinden? Hangi ince çizgi ayırıyor onları, diğerlerinden? …
Reklam
Uygarlığımız!!!
Tarih, babasız bir toplumun tarihidir. Babalarını görmeden, ailelerindeki kadınlar tarafından büyütülmüş çocukların, toplumun kural koyucularını birer baba figürü olarak gördükleri bir dönemdir. Din, siyaset, eğitim ve tüketim gibi toplumsal kurumların Babanın-Adı’na yasa koydukları zaman dilimidir. Bireylerin, topluca nevrotik bir kültürde doğup yaşayıp öldükleri, onlardan beklenenleri yaptıkları, hazzı her zaman gerçekliğin gerisine attıkları ve bastırmanın övüldüğü bir süreçtir. Bahsi geçen Tarih, Freud’un da tüm mutsuzlukların üzerine kurulduğunu öne sürdüğü, bugünün uygarlığıdır.
Tarih, tüketim toplumunun tarihidir. Kendine yabancılaşmış, türüne yabancılaşmış, yaratıcılıklarını kaybetmiş, emirlerle yaşamaya alıştırılmış bir neslin doğup büyüdüğü bir dönemdir. Bireylerin üreticilikten/askerlikten birer tüketici haline getirildikleri zaman dilimidir. Kimliklerin tüketim nesneleriyle oluşturulduğu, insanların hem birer ürün hem de birer tüketici haline getirildikleri, kafası karışık bir süreçtir. Bahsi geçen tarih, kolektif bilinçdışıdır.
İçinde bulunulan şu an ’ın üzerine kurulduğu bütün kavramlar, fikirler, algılar ve duygular (din, dil, ırk, insan, varlık, Tanrı, demokrasi, tüketim, yabancılaşma, aşk, ideoloji, siyaset, kültür, modernite, devlet, millet, kimlik, cinsiyetler vs.) bu Tarih içinde şekil alır. Bu tanıma göre Tarih, hegemonun zamanı/mekânıdır.
“Müzeler de, müzeleştiren hayal gücü de köklü bir şekilde siyasaldır… Müze… son dönem sömürgeci devletin kendi mülkü üzerindeki düşünme tarzını aydınlatıyor”. Benedict Anderson
723 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.