Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Turgut Özal'ın Anıları

Mehmet Barlas

En Eski Turgut Özal'ın Anıları Gönderileri

En Eski Turgut Özal'ın Anıları kitaplarını, en eski Turgut Özal'ın Anıları sözleri ve alıntılarını, en eski Turgut Özal'ın Anıları yazarlarını, en eski Turgut Özal'ın Anıları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
368 syf.
7/10 puan verdi
Mehmet Barlas'ın, Turgut Özal cumhurbaşkanıyken yaptığı görüşmelerden derlediği kitabı. Siyasi görüşünüz uysun ya da uymasın Özal'ın bakış açısıyla 12 Eylül öncesi, sonrası ve ANAP iktidarı dönemine bakmanızı sağlayan bir kitap.
Turgut Özal'ın Anıları
Turgut Özal'ın AnılarıMehmet Barlas · Birey Yayınları · 200021 okunma
368 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Hakkında en çok beğeni ile en çok nefret ifadesi taşıyan değerlendirmeler yapılan Özal, bir dönem Türk siyasetinde başbakan rolü oynamakla kalmamış bir siyaset adamıdır. Üstlendiği görevi, sıradan bir başbakan olarak sürdümüş olsaydı, bugün onu anan şöyle dursun, hakkında kitap yazan bulunmazdı. Mehmet Barlas, onu tarihsel gerçekliği içinde değerlendirecek bir kalemdir.Özal'a biraz taraf tutarak yaklaşsa da, sevdiği yanlarını abartmış olabilir ancak.Olmayan özelliklerini varmış gibi göstermesi aklıma gelmez. Eserin röportaj olması her ne kadar yorum imkanını elinden alsa da, bu türü iyi bilenler anlayacaklardır ki, dileseydi söylediklerini istediği gibi çarpıtabilirdi. Ama öyle yapmayacak bir kişiliktir Barlas. Özal, anlaşılması ve haklılığı bugünün psikolojisi içinde verilmesi gerekli siyaset ve devrim insanıdır.
Turgut Özal'ın Anıları
Turgut Özal'ın AnılarıMehmet Barlas · Birey Yayınları · 200021 okunma
Reklam
Şunu söyleyeyim... Türkiye'de bir yokluk devri başlarsa, hiçbir iktidar buna dayanamaz artık... Alıştıktan sonra varlıklara, yokluklara tahammül edilmez. Mesela Irak'ta, Saddam'ın idaresinde halk, yokluklara dayanıyor. Çünkü 8-10 sene yaşamışlar. Bir lüksten bu duruma düşseler mümkün değil, felaket olur... Onun için bazen derim ki, "Bu insanlara bunun kıymetini anlatmak için, arada bir 2-3 gün kaybettirmeli." Ondan sonra tekrar buldurmalı...
Sanki bugünün özeti
BARLAS- 1983 seçim kampanyasında, enflasyonu düşürüp, orta direği güçlendireceğinizi söylemiştiniz... Ama enflasyon sizin başbakanlığınızda, yeniden azdı... Rota mı değiştirdiniz? ÖZAL- Rota değişikliği değil, önceliklerin yer değiştirmesi meselesi bu... Esas itibariyle, 1980-81'de, enflasyonu yine biz aşağı çektik.. 1983 sonunda iktidara gelince, enflasyonu aynı metodla aşağı çekebileceğimizi biliyordum. Kısıtlamak ve bütçeyi denkleştirmekle... Fakat gördüm ki, altyapısı olmayan bir ülkenin hamle yapması mümkün değil. Enflasyonu istikrarlı şekilde aşağı tutabilmenin yolu, sağlam altyapıya bağlı. Geçici istikrar tedbirleri ile, enflasyon geçici düşer ve sonra yükselir. Ama altyapı yatırımları da, ekonomiyi ısıtıp, enflasyonu körükler... Böyle bir dilemması var, gelişen bir ülkenin... Bir de, biz 1980-82 arasında enflasyonla mücadele ederken, bir yangın söndürme operasyonu yapıyorduk. Amaç, istikameti serbest pazar ekonomisine yönlendirmekti... Ama, asıl mesele, yangın söndürmekti. 1983'te karşılaştığımız mesele, yangın söndürmek değil, 1980'de nüfusu 42-43 milyonken, 2000 yılında 70 milyon olacak bir ülkenin, müstakbel yangınlarını önlemekti. 70 milyonluk Türkiye hep tarım ürünü ihraç eden bir ülke olarak kalsaydı, hep dışarıya el açmayı kader biçiminde kabul edecekti.
ÖZAL- Açık ve seçik söyleyeyim... Enflasyonu indirmek mümkün tabii.. Ama modern ekonomilerde, enflasyonla mücadele sadece hükümetin vazifesi değil. Bütün toplumun topyekun vazifesi. Herkes, 'toplu sözleşmeler şöyle olsun', 'taban fiyatları şöyle olsun' diye bar bar bağıracak... Özel sektör istediği zammı yapacak...Sonra da, "Bu enflasyondan hükümet sorumludur" diyecekler. Yani herkes seyirci olacak ve hep hükümetler suçlanacak... Bu olmaz... Almanya'da kanun var... Ekonomi probleme düşerse, sorumlu kuruluşlar bir araya gelip, mutlaka sorunu birlikte halleder.
BARLAS- Siz sivil toplumun bir ürünü müsünüz? Yoksa, sizi 12 Eylül 1980 askeri rejimi mi getirdi? Siyasete girişinizi ve ötesini bir değerlendirelim mi? ÖZAL- Benim, Türkiye'deki askeri rejimlere izdüşümüne girişim, iki hadisede ele alınabilir. Birincisi 1967-71 yılları.Ben o dönemde, çok etkili bir Planlama Müsteşarı idim. O günkü şartlara göre, hemen bütün yenilikler, bizim Planlama Müsteşarlığımız döneminde getirildi. Mesela Plan Uygulama Kanunu, Teşvik Sistemleri ile özel sektörün teşviki gibi yenilikler... O güne kadar Turgut Özal'ın Anıları dar Planlama, sadece devletle ilgiliydi. Ondan sonra, özel sektörle de ilgilenir hale geldi. Bir de 1970'in büyük para harekatının, devalüasyonun yapıldığı Ağustos Kararları var. Hatırlarsınız... O para harekatının ertesinde de, hadisenin devamı olarak, 1971 'in başında döviz durumu çok iyi hale gelmişti. Biz hatta o devrede, yani 1971 'de, Türk Parasını Koruma Mevzuatı'nı kaldırıp, değiştirmeyi düşünüyorduk. O tarihte Hazine Genel Sekreteri olan Kemal Cantürk, bunun şahididir. O, korkunç bir Türk Parasını Koruma taraftarıydı. Neticede, 1980'lerde yapacağımız işleri düşünürken, 12 Mart 1971 askeri müdahalesi geldi. Süleyman Bey, yine başbakandı. Mecburen istifa etti. Ben 30 gün kadar kaldım müsteşarlıkta. Sonra beni bir yere tayin ettiler. Ben de istifa edip, ayrıldım.
Reklam
BARLAS- Yani 12 Eylül'e doğru, hem kamuoyu hem askerler sizi daha fazla tanıyordu sanırım? ÖZAL- 12 Eylül sabaha karşı, beni Tevfik Bey (Ertürk) aradı. O sırada Başbakanlık müşaviriydi. Haber verdi Tevfik Bey... "İhtilal olmuş" dedi. Düşündüm. Eh ne yapalım. Olmuşsa olmuştur. Tekrar yatağa girip, yattık. Sabah 7'de bizi evden aramışlar. Semra Hanım çıkmış. Sonra kaldırdı beni. "Size araba gönderip, aldıracağız" dediler. Bir cip mi, nedir, ona benzer bir araba geldi. Biz Başbakanlığa gittik. Albay rütbeli bir deniz subayıydı galiba. "Vazifenize başlayın" dediler. Ben müsteşarlık makamına oturdum.
80 darbesinde Turhan Feyzioğlu 1 günlük başbakanlık yapmıştır..
BARLAS- Siz o sırada, Başbakanlıkta, müsteşar makamında mısınız? ÖZAL- İlk gün, Başbakanlıktan gelip, Genelkurmay'da, 2'nci Başkanın odasında çalışıyordum. Beni Evren Paşa'nın odasına aldılar... İçeriye girdim. Nurettin Ersin Paşa, Kenan Evren. Feyzioğlu oturuyorlar, Masada Evren'in karşısında Ersin var...Kapıya doğru solda Feyzioğlu oturuyor. Beni de masanın bu tarafına oturttular. Ve orada, Feyzioğlu'nu 'Başbakan' diye takdim ettiler.
BARLAS- Askerlerle rahat çalıştınız mı? ÖZAL- Askerlerde, ekonomik durumun hep kritik çizgide kalacağı endişesi vardı. Onlar da, durumun tam olarak düzeleceğine inanmadıkları için, hep dış yardım ve dış desteğe ihtiyaç olacağını hesaplıyorlar. Bu işi de ben iyi biliyorum. Zaten başta da, dış ekonomik ilişkileri teklif ettiler ya... Ama ben orada, "Bütün ekonomik yetkileri vereceksiniz*' dediğim zaman, mecburen kabul ettiler... Yalnız hissettiğim bir şey vardı. Devamlı bir gözaltındaydım. Çünkü ben, eski iktidarın sağ kolu durumundaydım. Onun için askerler bana. devamlı şüpheli gözle baktılar. Telefonlarım dinlendi.
Çünkü askerler o dönem itibariyle devletçi ekonomiyi savunuyordu
BARLAS- Ama sizin için hayırlı oldu bu eğitim... İstifa edip. Amerika'ya gittiniz... Sonra da dönüp ANAP'ı kurdunuz. ÖZAL- Kastelli olayı olmasaydı da, 12 Eylül rejimi ile beraberliğimiz herhalde çok sürmeyecekti... Önce şunu söyleyeyim... O devrede Kenan Paşa ile cidd bir problemimiz olmadı. Ama genel olarak, askerlerin yetiştikleri ortamda, ekonomiyi tam öğrenmeleri hatta anlamaları mümkün değil. Anlatmak da kolay değil. Zaten başbakan olduğum devrede de birçok meseleleri anlatmaya çalıştık... Bazılarını anladığını, bazılarını anlamadığını zannederim...
Reklam
Kenan Evren, bana "Parti Kur Ama MSP ve MHP'yi Alma" Dedi "Evren'e, kuracağım partinin her kesimi temsil ederek demokrasinin bir teminatı olacağını söyledim." "Aslında o sıralarda bunların hiçbiri önemli değildi. Zaten komutanlar en fazla yüzde on alacağımıza inanıyordu." "Bir önemli olay Banker Kastelli'nin batışıdır. Kastelli aracılık yaptığı için değil kredi verdiği için battı."
198 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.