Sözler ve Alıntılar
Evin kadın için yapıldığı düşüncesi İslam literatüründe yazılmaz fakat toplumsal statüsü vurgulanır. Türkçede evlenmek fiili bir eve sahip olmayı anlatmaktadır.
Bir ırk ifadesi en sade şekliyle evde somutlaşır. Çünkü ev, varoluşun anlaşılması güç sürecinde şekiller.
Minyatürlerin Önemi
“Minyatürler gibi görsel araçların da çoğunlukla en erken 15. yüzyılın sonlarından başlayarak ortaya çıktıkları göz önüne alınırsa, pek yardımcı olamayacakları anlaşılır. En önemli bir dizi minyatür, basit standart ev tipleri gösteren Matrakçı Nasuh tarafından 16. yüzyılın ilk yarısında yapılmış minyatürlerdir. Bunlarda yalnızca Marmara Bölgesi evleri kiremitlidir. Ancak evlerin biçimleri ilk yaşayan örneklerinde gördüğümüz tipolojiden oldukça farklıdır. 16. yüzyılın ikinci yarısında yazılan ‘Hünername’ de bazı hükümdar köşklerinin basit çizimleri bulunmaktadır. Yalnızca Nakşi’nin 17. yüzyılın ikinci yarısında yazılan ‘Tercüme-i Şakayık- ı Numaniye’ için yaptığı resimlerde ahşap kaplamalar, cumbalar ve baş pencereleri gibi Türk anonim mimarisinin önemli öğeleri görülmektedir.”
Sayfa 56 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“𝑌𝑒𝑛𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑒𝑣𝑑𝑒 𝑏𝑢̈𝑡𝑢̈𝑛 𝑏𝑖𝑟 𝑔𝑒𝑐̧𝑚𝑖𝑠̧ 𝑦𝑎𝑠̧𝑎𝑚𝑎𝑦𝑎 𝑔𝑒𝑙𝑖𝑟.”
•Gaston Bachelard, Mekânın Poetikası
Sayfa 40 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Evin mimari kurgusunda Yakındoğu mimari geleneklerinin etkileri olmasına karşın, işlevsel gelişiminin kadının aile ve toplumdaki yerine bağlı olduğunu görüyoruz. Bu, İslam dünyasının başka bölgelerinde de rastladığımız, yaşamsal ve yarı tarımsal bir düzenin ifadesidir. Dünya erkeğin, ev kadınındır.”
Sayfa 13 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Konutlar geçmiş toplumların kalplerinin attığı ortamlardır. Gerçi Avrupalılar ‘Dünyanın kalbi kapımın dışında atıyor,’ der. Fakat İslam toplumunun kalbi evlerde, yani kadının olduğu yerde atar.”
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Anıtsal Mimaride Değişim
“14. yüzyılda yerel teknikler kullanılmaya devam ediyordu ve bazı yapısal ve dekoratif ayrıntılar Bizans geleneklerinden alınmaydı. Ancak bir yüzyıl sonra Osmanlı anıtsal mimarisi geleneği oluşmuş ve tümüyle farklılaşmıştır.”
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu