Türk Düşüncesinin Sosyolojisi kitaplarını, Türk Düşüncesinin Sosyolojisi sözleri ve alıntılarını, Türk Düşüncesinin Sosyolojisi yazarlarını, Türk Düşüncesinin Sosyolojisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fıkıh'ı hatalı bir şekilde sadece "İslam hukuku" olarak görürler ve bu hukukun üzerinde yükseldiği "devamlı surette kendini yeniden inşa eden" toplum tasavvurunu dikkate almazlar.
Düşünce Tarihi ve Bilgi Sosyolojisinin yetersiz kaldığını savunan Recep Şentürk bu kitabında geliştirmeye çalıştığı "Düşünce Sosyolojisi" ni Fransız aydınları ile Türk aydınlarını üzerinden örneklendirerek anlatmaya çalışmaktadır.
Fıkhın İslam hukuku demek olmadığını vurgulayan yazar, fıkhı daha geniş bir yorumla ortaya koyar ve sosyal bilimlerim karşısına koyar.
Kitapta Osmanlı aydınları /ulaması /fikir adamlarını tanzimat öncesi ve tanzimat sonrası olarak irdeleyen yazar, bu fikir adamlarının neredeyse tamamına yakınını fıkıh ekolüne bağlı olarak görür ve onların bunu geliştirmeye çalıltığını iddia eder.
Burada Namık Kemal'den Ali Suavi'ye, Sait Halim Paşa'dan Ziya Gökalp'e aralarında fikri ayrılıklar olsa da fıkıh ekolünün temsilcisi olarak görür.
Fıkıh ekolünün Cumhuriyet ile ortadan kalktığını belirten yazar, Yeni bir aydın tipinin de olultuğunu savunur.
Ahmet Cevdet Paşa'ya özel bir değer atfeden yazar, Mecellenin fıkıh ekolünün zirvesi olduğunu iddia eder.
Özellikle Osmanlı'nın son zamanı ile Cumhuriyete geçiş sürecindeki hukuku ve değişimi izlemek isteyenler için tavsiye edebileceğim bir kaynak.
Türk Düşüncesinin Sosyolojisi, Fıkıh’tan Sosyal Bilimlere… Recep Şentürk’ün düşünce sosyolojisi denilen metod teklifini içeren kitap, Osmanlı örneğini ve Fransa ile kısmi karşılaştırmasını içeriyor.
Sosyal düşüncenin yapısı gereği karmaşık olması şahsına münhasır bir sisteme sahip olmadığı anlamına gelmiyor. Şentürk, bu nedenle “fıkıh” ilmine yöneliyor. Karmaşayı aşmak için bir yöntem olabilir.
Geoffrey Lewis’in “ devlet, fıkhın en yüce tecessümüydü; onunla ayakta durur ve onu ayakta tutardı.” dediği fıkıh siyasi bir sistemdi; “İslami kanunların teorik ve pratik uygulama çalışmalarına verilen ismin” ötesinde bir tanımlama ve karşılık.
Düşüncede fıkıhtan batılı bilimlere geçişle birlikte yaşanan bocalama yukarıdaki tanımı göz ardı etmekten kaynaklanıyor. Toplumu nasıl okuduğunuz toplumun dinamiklerini nasıl açıkladığınızla alakalı ve toplum dinamikleri de kullandığınız kavram, terim ve terminolojiyle bağlantılı.
Kitapta düşüncelerin dönüşümü, hem düşüncelerin bizzat kendisinden hem de onları savunanların karşılıklı ilişkilerinden bağımsız olarak incelenmeye çalışılmış. Teorik çerçevenin çizildiği birinci bölümün ardından, klasik Osmanlı düşüncesine kısaca ikinci bölümde değiniliyor. Üçüncü bölümde ise, Batı ve Doğu toplum düşüncelerinin Osmanlı toprağında karşılaşmalarının tecrübesini aktarıyor.