Türk Kültürünün Ana Hatları
Saadettin Y. GömeçTürk Kültürünün Ana Hatları Gönderileri
Türk Kültürünün Ana Hatları kitaplarını, Türk Kültürünün Ana Hatları sözleri ve alıntılarını, Türk Kültürünün Ana Hatları yazarlarını, Türk Kültürünün Ana Hatları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tabgaç sülalesi zamanında baharın ilk ayında kutsal Atalar Mezarlığı'nda Kök Tengri'ye kurbanlar sunmuşlardır. Tabgaçlar kurbandan sonra kayın ağaçları dikerler, böylece kutsal ormanlar meydana getirirlerdi. Göktürkler'in keçeden ve deriden tözler yaptıkları ve bunları iç yağıyla yağladıktan sonra sırıklara astıkları, yılın dört mevsiminde de kurban kestikleri yine Çin kaynaklarında kayıtlıdır.
Sayfa 102 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Hazar prenseslerinden Çiçek'in Bizans'a gelin gittiğinde giydiği elbise ve çeyizler Romalılar içinde hususi bir kadın modası yaratmıştır.
Sayfa 88 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Ceket ve pantolon herhalde Türklerin modern dünyaya bir armağanlarıdır.
Sayfa 87 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Türklerin medeniyete kazandırdığı iki mühim şeyden birisi at, diğeri de demirdir. Dünyada ilk defa atı ehlileştiren Türklerdir. Türk'ün ekonomik ve diğer sosyal hayatında bu denli mühim yeri olan bir hayvanın çaldırılması çok kötü karşılandığı gibi, bu suçu işleyenlerin cezası da yakalandıkları takdirde ölümdü.
Sayfa 84 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Göktürkçe yazılı belgelere baktığımızda eski atalarımızın kendilerine göçebe yerine, konar-göçer dediklerini görmekteyiz.
Sayfa 83 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Kaynaklar Türklerin harp esirlerine ve kendilerine sığınanlara son derece iyi davrandıklarına işaret ediyor.
Sayfa 75 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Türk tarihine ait kaynaklardan öğrendiğimize göre; savaş ve ordu komutanlığı sadece erkeklerin işi değildir. Kadınlar birliklere ve yahut da ordulara kumanda edebildikleri gibi, at üstünde okları yayları ve kılıçları olduğu halde savaşlara iştirak ediyorlardı. Özellikle harp Türkler için bir sanat halini almıştı. Onlar için yatakta ölmek en büyük yüz karısıydı.
Sayfa 74 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
İbni Batuta'nın hatıralarında Türk kadını hakkında şunlar söylenmektedir: "Bu ülkede gördüğüm ve beni epeyce şaşırtan davranışlar arasında, burada erkeklerin kadınlara gösterdikleri aşırı saygıdır. Türk kadınları yüzleri açık dolaşırlar, erkeklerden kaçmazlar. Pazarlarda alışveriş yaparlar. Bazen kadınlara erkekleriyle beraber rastlarsınız ve o vakit bu adamların onların hizmetkarları sanırsınız.
Sayfa 73 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Türk Kadını
Savaşlarda da hatunların kağanların yanında yer aldıkları görülmektedir. Kadınlar zaman zaman ordulara bile komuta ediyorlardı.
Sayfa 72 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Batılılar saraylarının ve evlerinin içine pislerken, Türk çadırlarının veya evlerinin yanında daha Orta Çağlarda bile çumuşluk denilen tuvaletler ve hamamlar vardı.
Sayfa 63 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Kağan yeryüzünde güneşin sembolü olurken, hatun da ayı temsil etmekteydi.
Sayfa 59 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Türk töresine ve geleneklerine bağlı olarak çocuklar belirli bir yaşa gelip ülke ve millet için yararlı bir iş yaptıktan sonra unvan ya da adlarına kavuşuyorlardı. O çağa kadar umumiyetle fiziki özellikleri veya ebeveynleri ile alakalı bir isim taşımaktaydılar. Bu güzel adet her Türk gencini yurt ve şeref uğruna faydalı şeyler gerçekleştirmeye itiyordu.
Sayfa 58 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Kök Türkçe kitabelerden Türklerde dört yön olduğunu ve görevlendirmelerin de buna göre yapıldığını biliyoruz. Doğu ön taraf kabul edilmiştir. Batı arka taraf, güney sağ taraf kuzey sol yandı. Göktürkler tarafından doğunun rengi gök, batı ak, kuzey kara güney kızıl renk ile belirtilmekteydi. Atalarımız Anadolu'ya geldiklerinde Türkiye'nin kuzeyindeki denize Karadeniz, güneyindekine Kızıldeniz batısındakine de Akdeniz dediler. Bugün bizim Ege Denizi diye adlandırdığımız su ecdadımız tarafından binlerce yıl ya Akdeniz veya Adalar Denizi olarak anıldı. Dolayısıyla Mustafa Kemal Dumlupınar'da "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir" derken Mersin'i yahut da Antalya'yı değil İzmir'i kastediyordu.
Sayfa 47 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
İbni Fazlan Oğuzlar hakkında şu bilgiyi veriyor: Onların başlarındakine bey deniyor. Herhangi bir konuda fikir almak için onun yanına gidip, "ne yapalım" diye soruyorlar. Kararı kendi aralarında bir toplantı yaparak belirliyorlar. Ancak bu kararı içlerinde en sıradan bir kişi bile karşı çıkabiliyor. Dolayısıyla milletin istemediği bir şeyi idarecilerin zorla kabul ettirmesi mümkün değildi ve halk da temel vatandaşlık görevini yerine getirdiği takdirde her türlü hürriyete sahipti.
Sayfa 37 - Berikan YayınlarıKitabı okudu
Tarihteki Türk toplumunda, Batıda görüldüğü şekli ile ayrıcalıklı sınıflara rastlanmazdı... Sosyal yapısında insanların özel mülkiyet hakkı vardı.
Sayfa 37 - Berikan YayınlarıKitabı okudu