Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sevgi Soysal'dan Bilge Karasu'ya

Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3

Berna Moran

Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3 Gönderileri

Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3 kitaplarını, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3 sözleri ve alıntılarını, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3 yazarlarını, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
(Yaşar Kemal'in İnce Memet'te) El attığı "topraksız köylü" sorunu kuşkusuz gerçek bir sorundur, ama konuya yaklaşımına ve işleyişine gerçekçi diyemeyiz. İnce Memet gerçek dünyayı değil, insanların özlemlerine karşılık veren, kötülerin cezalandırıldığı, yoksulların bolluğa kavuştuğu ideal bir dünyayı dile getirir. (...) 12 Mart romanı ise, dediğim gibi, gerçek yaşamı olduğu gibi aktarmak peşindedir. Masal, halk hikayesi, destan gibi türlerden yararlanmaya bakmaz. Yazarın okur açısından yeni olan çarpıcı bir dünyayı ona açması, onu pek bilmediği çıplak gerçeklerle yüz yüze getirmesi, 12 Mart romanlarının o dönemde çok okunmasının nedenlerinden biri olsa gerek. Ne (var) ki bu sınırlı konu, yeniliğini yitirmeye mahkumdu. Ayrıca estetik yönün de ikinci plana atılması, 12 Mart romanını belli bir dönemde ilgiyle ama sonra ancak tarihsel değeri için okunan sosyolojik romanlar sınıfına kattı.
Sayfa 16 - İletişim Yayınları, 2. Baskı, 1994, İstanbulKitabı okudu
(...) 12 Mart darbesi bir 'balyoz' gibi indi; insanlar kovalandı, tutuklandı , işkence gördü, hapse atıldı, kimi gençler asıldı. Toplumda yaşanan böylesine büyük bir sarsıntının edebiyata yansımaması düşünülemez. Onun için 12 Mart dönemini konu edinen, etmese de, anlattığı kurmaca dünyada ona yer veren romanlar yazılmış olması doğaldır.
Sayfa 13 - İletişim Yayınları, 2. Baskı, 1994, İstanbulKitabı okudu
Reklam
1960'lı yıllar halk kitlelerince özgürlükleri ve hakları konusunda bir uyanışın yaşandığı yıllardır. Kuşku yok ki bu uyanışın ve buna bağlı taleplerin ileri sürülmesine olanak sağlayan (sonradan egemen güçlerin 'lüks' diye nitelendirdikleri) 27 Mayıs Anayasasıdır.
Sayfa 12 - İletişim Yayınları, 2. Baskı, 1994, İstanbulKitabı okudu
Kadının cinsel bir nesne olarak algılandığı ataerkil bir toplumda devrimci kadının suçu ikiye katlanıyor, çünkü onun böyle bir işe soyunması, erkeklerle bir arada harekete katılması, polisin gözünde onu yalnız siyasal bakımdan değil ahlaksal bakımdan da suçlu kılar.
Sayfa 22 - İletisim
Arayan sonunda Tanrı'yı kalbinde bulur...
Sayfa 94 - İletişim
138 syf.
·
Puan vermedi
Berna Moran’ın üç ciltlik Türk Edebiyatına Eleştirel Bir Bakış adlı eserinin son cildi günümüze daha da yaklaşan romanların incelemesine ayrılmış. Başlangıcından 1950’lere kadar olan bir dönemi kapsayan ve Doğu-Batı sorunsalına yaklaşımı belirleyen romanların yer aldığı birinci cilt, 1950’lerden 70’lere kadar olan dönemi kapsayan ve yazarın Anadolu romanı olarak ele aldığı ezen-ezilen karşıtlığı ve toplumsal, ekonomik, siyasi sorunlara değindiği ikinci cilt ve son olarak 12 Mart askeri muhtırası ile başlattığı sol/sosyalist içerik, 12 Eylül askeri darbesi ile devam eden süreçte hem yeni bir toplum biçiminin hem de yeni bir roman biçiminin ortaya konduğu fanstastik, postmodern ve polisiye türü eserlere yer veren üçüncü cilt bizlere güzel bir edebiyat eleştirisi ve okuma ufku açıyor. Birçoğumuzun okuduğu ya da okuma listesine aldığı eserlerin incelemesinin yapıldığı bu eleştiri metinleri bizlere bahsi geçen romanları nasıl okumamız gerektiğini anlatmakla birlikte bu ciltlerde yer almayan romanlara da nasıl yaklaşmamız, nasıl okumamız, nelere dikkat etmemiz gerektiğine dair de yeni bir ufuk ve perspektif açıyor. Özensizce üstünden geçtiğimiz romanların altında yatan, satır aralarına yerleştirilen veya açıkça ifade edilen hususlara karşı bizlere adeta bir okuma perspektifinin kilidini açtırıyor. Altını çizdiğimiz cümlelerin aslında ne ifade ettiğini veya herhangi bir yerde bir roman üzerine konuşurken aslında yazarın neyi nasıl anlattığını daha iyi algılamamızı sağlayan bu eseri tüm okuyuculara tavsiye ediyorum
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3Berna Moran · İletişim Yayınları · 2021271 okunma
Reklam
Pınar Kür'ün postmodern romana hangi gereksinmeler­ sonucu yöneldiğini bilmiyorum; ama denebilir ki, Bir Cinayet Romanı, anlatıyı konu edinmesiyle ; kurmaca ile gerçeklik arasında kurduğu oyunlarla; postmodern romanlara özgü "çok sonuçlu" ya da "sonuçsuz" bitişiyle; yazarla tartışan, rollerine itiraz eden, romanı ele geçirerek yazarın kendisini roman kişisine dönüştürmek isteyen karakterleriyle, Pınar Kür'ün romancılığında, postmodern doğrultuda yeni bir aşamadır.
Orhan Pamuk romanda ve özellikle Türk roma­nında "kendi olmak" sorununa bir çözüm getiren bir roman olarak, geçmiş kültürümüzle bağlar kurulmuş Kara Kitap'ı sunuyor okurlarına. Anlatı geleneğini "bir köşesinden, bir ucundan değiştirerek yepyeni bir şey" söylemek amacıyla.
Kara Kitap dediğim gibi, bir bakıma, kurmaca hakkında bir kitaptır ve ortaya koyduğu roman anlayışına göre, kurmaca metnin gerçeklikle değil, diğer metinlerle olan ilişkisi önemlidir. Yazar bu roman anlayışını, bir yerde, Celal'in görüşü ve uygulaması olarak şöyle özetler: “Celal birçok köşe yazısını, belki de hepsini başkalarının yardımıyla yazdığını söyler, önemli olanın yeni bir şey 'yaratmak' değil, daha önceden, binlerce zeka tarafından binlerce yılda yaratılmış yepyeni bir şey söyleyebilmek olduğunu ekler, bütün köşe yazılarım başkalarından aldığını ileri sürerdi.” (s. 241) Kara Kitap da bu görüşün somutlandığı bir roman değil mi? Yazar, romanın son sayfasında, "eski, çok eski, çok çok eski hikayeleri yeniden kaleme almaktan ibaret yeni işime daha bir şevkle sarılıp kara kitabımın sonuna geliyorum" diyerek bu görüşü uyguladığını belirtmiyor mu? Gerçekten de Orhan Pamuk eski bir gelenekten yola çıkarak ve buna çağdaş romanın anlatım tekniklerini ekleyerek yeni tür bir roman yazmayı başarmıştır.
(Orhan Pamuk’un eseri) Kara Kitap ile Mesnevi ve özellikle Hüsn ü Aşk arasında birtakım bağlar kurulacağını, okur, Galip ve Celal adlarıyla karşılaştığında değilse de apartmanın adının "Şehrikalp" olduğunu öğrendiği zaman tahmin edebilir. Çünkü yazar apartmana verdiği Şehrikalp adıyla, Şeyh Galip'in Hüsn ü Aşk'ındaki Diyar-ı Kalp'e açık gönderme yapmaktadır. Romanın geri kalan kısmı, yazarın, Celal karakteriyle Mevlana Celaleddin Rumi arasında ve Galip karakteriyle de Şeyh Galip arasında çağrışımlar uyandırmak istediğine kuşku bırakmaz.
99 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.