Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türk Solu

Hüseyin Anıl

Türk Solu Gönderileri

Türk Solu kitaplarını, Türk Solu sözleri ve alıntılarını, Türk Solu yazarlarını, Türk Solu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünya çapında bir devrimin gerçekleştirilmesine çalışmak gerekir.
Emperyalist ve kapitalist âlem yıkılacak, bütün dünyada yeni bir tarih akımı başlayacaktır.
Reklam
Sosyalizme de ehli İslam’a da düşman olan Avrupa emperyalizmi, kolonyalizmi, kapitalizmi idi. sosyalizm gerek âlem-i islâma gerek doğrudan doğruya bize yardımcı oluyor. Bu büyük ve kutlu bir olaydır.
Toplumsal yapının sermaye birikiminin mantığına göre örgütlenmiş olması; üretim ilişkilerinin sömürüye ve emeğin metalaştırılmasına dayalı olması; kapitalistlerin yatırım, üretim ve gelir bölüşümü kararlarına kar amacına uygun olarak belirlenmesi; rekabet; piyasa ilişkilerinin anarşisi; sermayenin yoğunlaşması ve merkezileştirilmesi sonucu tekelleşme; üretim ilişkilerinin sömürüye ve emeğin metalaştırılmasına dayalı olmasından kaynaklanan sınıf mücadelesi; devletin sistemin koruyucusu ve kollayıcısı rolünü üstlenmesi, kapitalist sistemin temel özellikleridir.
Türkiye kendi ulusal sentezini yapmak zorundadır. Ulusal kültür sentezi yoktur. Osmanlı ve Selçuklu inanılmaz güzellikte bir ümmet kültürü sunmuştur. Gazi, dil kurumunu ve tarih kurumunu bunlar için kurmuştur. Biz buradan batı kültürü, batı kültürü deyip duruyoruz, oraya gidince batı kültürünün olmadığını görüyorsunuz. Fransız kültürü, İngiliz kültürü, Alman kültürü, Amerikan kültürü var. Hepsi birbirinden çok farklıdır. Tek ortak değerleri ; Hristiyanlık. Onlar, Batı Hristiyan kültür çevresini oluşturmuş. Burada da bir doğu Müslüman kültür çevresi var. Müslümanlık din olarak ayrı, ama bir de kültür boyutu var. Kültür olarak bunu bırakıp Hristiyan kültüründen yararlanıp ulusal sentez yapamazsınız. O zaman ne oluyor aydınla halk arasında şimdi yaşadığımız karşıtlık çıkıyor.
Sayfa 252 - Attila İlhan
Atatürk'ün Filistin Tutumu
"Filistin'e el sürülemez!" "Kemal Paşa Avrupa'ya ihtar ediyor!" "Türkler mukaddes topraklarda, yabancı hakimiyetine tahammül etmeyeceklerdir! " (27 Temmuz 1937 tarihli Bombay Chronicle Gazetesi haber başlıkları )
Sayfa 248
Reklam
Şu yaşantıya bakar mısınız :D
(Attila İlhan) İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat 'ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaşırıldı.
Sayfa 244
isimler :D
(...) Markpaşa kapatıldı. Aynı kadro, yerine Merhupaşa'yı çıkardı. Fakat Cemil Sait Barlas'a hakaret etti diye yine kapatıldı. Ve Sabahattin Ali üç aya mahkum edildi. Hapisten çıkar çıkmaz, aynı kadroyla birlikte Malumpaşa'yı çıkardı. 4.sayı çıktıktan sonra kapatıldı. Yerine yine Merhumpaşa'yı çıkardılar.
Sayfa 151
Sanatçı olmayanın sanat yapıtlarını bütün heyecanıyla anlamalarına imkân yoktur. -Sabahattin Ali
Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin ele tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir. On adım ötede en büyük hürriyetler götüren denizi dinlemek ve sonra aradaki kalın kale duvarlarına göz dikerek bakmaya, denizi yalnız muhayyilede görmeye mecbur kalmak da azap mıdır? - Sabahattin Ali
Sayfa 145
Reklam
seviyorum bu hikayeyi.
Nazım Hikmet'in Bursa cezaevindeki tutsaklık günleri. Koğuş arkadaşlarını okumaya yazmaya yönlendiren Nazım, aynı zamanda cezaevi yönetimine de yardım etmektedir. Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı'ndan bir müfettiş gelir. Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre: Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir? Nazım'ı odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım'ı tepeden tırnağa süzer ve: Demek Nazım sizsiniz, der. Nazım'a oturması için yer göstermez. Kısa bir konuşma sonrası, gidebilirsiniz, der. Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe: Ömer Hayyam adını duydunuz mu? diye sorar. Müfettiş hemen atılır: Kim duymaz Hayyam'ı? Nazım: Hayyam zamanında hükümdar kimdi? Müfettiş şaşırır, Nazım konuşmasını sürdürür, görüyorsunuz sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya anımsaycak ama dönemin Adalet bakanını ve sizi kimse anımsamayacak, der ve çıkar.
Sayfa 126
Yüzen Mahkeme: ERKİN
Haziran ayı sonuna doğru Donanma Komutanlığı'ndan gelen görevliler Nazım Hikmet'i alıp kelepçeli olarak köprü Kadıköy iskelesinden bir motorla Adalar açığında bekleyen Erkin gemisine götürdüler. (...) Erkin, sonradan denizaltı filosunun ana gemisine dönüştürülmüş olan, eski bir yolcu gemisiydi. Subayların geniş yemek salonu mahkeme salonu haline getirilmişti. Yargılamanın nerede başlayıp nerede biteceği hiç belli değildi. Çünkü beni ikide bir yer değiştiriyordu.
Sayfa 117
Milletvekili dediğimiz zat da nihayet vekildir. Vekil, asilden daha baskın çıkmamalıdır. Asil biziz, biz beğenmediğimiz kanunu da geri çevirebilmeliyiz.
Sayfa 97
Ben her memleketin gazetelerini okurum, naçizane.. Hiç birinde bizim memleket gazeteleri gibi kendisine: "Biz hür gazeteyiz!" diyen görmedim. Sadece gazetedirler. Bizimkiler: "Hür gazete!" "Hür basın!"
Sayfa 88
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.